(Yolculuklar ve Kentler 3)

Bu Sefer Mavi

Kolektif
Martılarınız, umutlarınız, bulutlarınız, vapurlarınız, balıklarınız, yolculuklarınız, gülümsemeleriniz, yıldızlarınız, aşklarınız çok olsun. Bağlılıklarını, muhabbetle, şiirle kalınız.
"..Ege Denizi yıllar sonra meğer gerçekten kararacakmış ve binlerce karayazılıya, yokyazılıya, yazabozulasızıla kendini, ömrünü, sevdiklerini, henüz sevemediklerini Ege'nin dibinde bulanlara mezar olacakmış. Batık mı denir şimdi boğulanlara? Ege şimdi bir mülteci denizidir, dibinde bayraksız, marşsız, başsız, dünsüz, günsüz, bugünsüz, yarınsız, dilsiz, kimliksiz bir mülteci halkı birikmekte ve ölülerden oluşan bir Ege Boğulmuş Mülteciler Siyah Cumhuriyeti acıyla selamlamaktadır üstünden geçen gemileri..."
Reklam
..şimdi adını Andros olarak hatırladığım bir adaya gittik. Pire limanına iki saat uzaklıkta bir adaydı bu. Pazar öğleden sonra feribotla Atina'ya dönerken bize iki sessizlik eşlik etmişti, ilki yunuslar ikincisi sağır ve dilsizlerden oluşan100 kadar insan. Denizin gündüz sesi diye duydum onları, yunuslar gibi konuşuyordu sağır dilsizler ya da yunuslar onların ses ve duyuş arkadaşlarıydı, feribota değil, biz "turist"lere değil, aslında elleriyle yağmur gibi konuşan ve duyan sağır ve dilsizlere eşlik ediyorlardı, onları evlerinden evlerine uğurlamak için, bir adadan açık denize, oradan da kıyıya kadar neşeyle, sevinçle geliyorlardı. Sonraları ne zaman vapurlarda sağır dilsiz insanlar görsem hemen suyun yüzüne bakarım bir yunus var mı diye?
Resim