Sandor Marai ile ikinci buluşmamız, Buda’da Bir Boşanma. İki Dünya savaşı arasında geçen bir kurgu kaleme almış yazar. Hukukçu bir babanın oğlu olan boşanma yargıcı Kömives, dosyalarına bakarken okuldan arkadaşının davasına denk gelir.
Kitapta üç ana karakter mevcut. Fakat kitabın nerdeyse ilk yüz sayfası yargıç Kömives çevresinde gelişiyor. Adalet kavramı, eski yeni çatışması, çocukluğu, evliliği… Yargıcın hayatına ve dönemine dair pek çok şey okuyoruz.
Kitabın ikinci kısmında ise boşanacak olan çift Doktor Greiner ve eşinin geçmişlerine, boşanma aşamasına nasıl geldiklerine tanıklık ediyoruz. Özellikle bu kısımda kitabın ritmi çok yükseliyor. Kitabı elden bırakmak mümkün değil.
Yazardan okuduğum ikinci kitap ve bu iki kitapta da benzer temalar var. İlişkiler üzerine eleştirel yaklaşmak, köken meselesine değinmek, burjuva yaşamını anlatmak, evlilik ve aşk gibi konuları irdelemek. Döneminin ötesinde toplumsal konulara değinmesi, yazarın güncelliğini korumasındaki en temel neden. Yazara dair en sevdiğim şey ise, karakterleri çok derinlikli işliyor. Tüm karakterler üç boyutlu.
Kitapta beni en rahatsız eden nokta, sanki yazar daha derinlikli bir kurgu inşa etmek istemiş fakat bu gerçekleşmemiş. Benim okuma tecrübemde yarım kalmışlık hissi ağır basıyor.
İşin Aslı Judith ve Sonrası kadar sevmedim maalesef. Fakat yazarın üslubu benim çok ilgimi çekiyor. Sandor Marai okumak, her şeye rağmen, insanı sorgulamaya iten bir deneyim. Çevrilen tüm kitaplarını okumak istiyorum.
Okuyacak olan herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum.