Belki de en kısa incelemem olacağını bilerek söze başlamak istiyorum.
Dostoyevski okumak değil, Dostoyevski'yi anlamak ayrıcalıktır. Anlayabilmek için de yeterince kafa çatlatmak, her bir kelimeyi üç dört boyutlu düşünmeye kendini zorlamak ve her şeyden önemlisi sabırlı olmak gerekiyor gözlemlerimce.
Budala adlı eser, Prens Mışkin'in etrafında dönen; para ve güç, para ve yetenek, alt sınıf ve yüksek sınıf, inanç ve nihilizm, siyaset ve sosyete, aşk ve sadizm, sahte ve gerçeğin uzlaşımını; dansını ve öte yandan ironikliğini gözler önüne seren, sıradan insan özgün insan ayrımı ile psikolojik tahlillerinde bir boyut daha atlamış olup, sizi görkemli taraçalardan alarak geniş sosyete masalarının içine atan, insanlığın basitliğini ve karmaşıklığını aynı sayfalarda sunan bir Dostoyevski klasiğidir.
Uçlarda gezinmeyi, beyninizi çorba kıvamında karıştırmayı ve bulandırmayı göze alıyorsanız okumanızı öneririm.