Tarihi romanları her zaman sevdim, özellikle Yavuz Bahadıroğlu gibi yazarların elinden çıkanları. Roman olmasıyla birlikte doğan heyecan, merak bir anda sizi araştırma başına gönderiyor. Bir de bilmediğiniz, eksik bildiğiniz bir konu üzerine ise yazılanlar.
Kitaptan bahsetmek gerekirse; ağladım sinirlendim, düşündüm. Bunlar bende bıraktığı etkileriydi. Düşünüp sonrasında biraz daha araştırdığım da ise bir kıyaslamaya sürükledi beni. Zamanımızın müslümanlarıyla, 1200'lerin müslümanları arasında. Mekanlar farklı olabilir, araçlar, diller, düşünceler, yaşam koşulları hatta savaş üslubu ve alet edavat...
Ama saldırı sebepleri ve tevhid aynıydı. Taktikler aynı, içten fethe gidiliyordu, müslümanı müslümana kırdırıyorlardı işte bu hiç değişmedi. İman zayıfladıkça kolayca kaybeden, oyuna gelen, kendini unutan müslümancıklara dönüyorduk.