Alptekin ayrıca gelenekte yaşayan efsanevi Yunus'la Aşık Yunus'un şiirlerini değerlendirirken bu iki şairin şekil, üslup ve yapısal bağlantılar açısından da farklılıklar taşıdığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla kimliğini bilmediğimiz Yunus tamamen hece ile ve Yesevi'nin hikmetlerine benzer şiirler yazmıştır. Böyle olunca "Risâletü'n-Nushiyye" adlı mesnevinin bu ilk Yunus'a ait olduğu söylenemez. Çünkü bu mesnevi aruzla yazılmıştır. Fetret döneminin sarsıntıları içinde karmakarışık hale gelen bu eser Osmanlı'nın kuruluş yıllarının bir ahlâk kitabı görünümündedir.
Aşık Yunus bir de teolojik insan ile etik problemlere daha fazla yer vermiştir. Başka bir söylemle bu ikinci Yunus'un şiirlerinde vahdet-i vücud ön plandadır. Alptekin, Risäletü'n-Nushiyye'nin hem aruzla yazılmasından hem de kuruluş devrinin olaylarını yansıtmasından dolayı bu eserin Aşık Yünus tarafından yazıldığına kanidir. Kuruluş devri olayları Bilecik, Yenişehir ve Bursa dolaylarında meydana geldiği için Aşık Yunus'un Bursa'da ölmüş olabileceği de yazarın tahminleri arasındadır.