Taklitçiliğimiz, Meşrutiyet, Toplumsal Bunalımımız, Bağnazlık, Düşünsel Bunalımımız, İslâm Dünyasının Çöküşü Üzerine Bir Deneme, İslâmlaşmak, İslâm Toplumunda Siyasal Kurumlar
O halde, şeriatın egemenliği demek, doğal ve değişmeyen, insanın keyif ve iradesine bağlı olmayan ahlaki ve toplumsal yasaların egemenliği demektir. Bu yasaların bütün evrene hakim olan yasalardan bir farkı yoktur. Bu yasalar önünde bütün insanlar eşittir. Bütün insanlar bu yasalardan eşit bir özgürlük içinde yararlanırlar.Bu özgürlük, yalnızca o yasalara karşı göstermek zorunda oldukları saygı ve bağlılıkla sınırlandırılmıştır.
Yine öğreneceğiz ki, herhangi bir ulusun yasa ve gelenekleri, üzerinde yaşadığı topraktan daha değerli olan manevi yurdunu temsil eder. Çünkü, herhangi bir topluluğu ulus durumuna getirenler bunlardır. Başka bir ulusun egemenliği altına giren bir toplum, toprağını değil, yasa ve geleneklerini kaybettiği için bağımsızlığını kaybeder...
Bir ulus, bir zorbayı zorla tahtından indirmekle özgürlüğünü kazanmış olmaz. Öncelikle yapılması gereken şey, zorbalığın geri gelmesini engelleyici önlemleri almaktır.
Batı uygarlığının parlaklığına öyle hayran olmuş, öyle tutulmuşuz ki, onu oluşturan nedenleri kavramaktan aciz kalmışız. Söz konusu nedenlerin sonuçlarını, uygarlığı oluşturan nedenler gibi anlama yanlışına düşmüşüz...