Orada hiçbir şey yoktu aslında. Hazırlanmış damgalar, alına vurulunca bir daha silinmeyen mühürler vardı. Herkesin alnına bir mühür vurdu başkaları. Kimisine "bizden", kimisine "bizden değil" diye . Aslında, hiç kimse başka bir kimseden sayılmazdı. Öyle iken kimisi damgasıyla övünür kimisi damgasından utanırdı. Göz kamaştıran, gölgesiz, karanlıksız, değişmeyen aydınlığın içindeki o dar, sonu gelmez yollarda koşuşan, telaşlı insanlar birbirini hem görür hem de görmezlerdi.