BEKÂRIN MUTSUZLUĞU
Öyle görülüyor ki, pek kötü şey bekâr kalmak, bir akşam in sanlar arasında geçirilmek istendi mi yaşlı bir adam olarak onurunu güçlükle koruyup başkalarından kendisine kapılarını açmasını beklemek, hastalanmak ve yatağın bulunduğu köşe den haftalar boyu boş odayı seyretmek, tanışlarla hep sokak kapısı önünde vedalaşmak, asla yanında eşiyle dar merdiven lerden çıkamamak, odasında sadece başkalarının odalarına açılan ara kapıların bulunduğunu bilmek, akşam yiyeceğini bir elinde eve taşımak, başkalarının çocuklarına hayran hayran bakıp boyuna "Benim yok!" diye yineleyememek, kılık kıyafet ve davranışında çocukluk anılarındaki bir ya da birkaç bekârı kendine örnek almak.
Ve böyle de olacak; şu farkla ki, gerçekte de bugün ve yarın bir vücut ve sahici bir kafayla, yani elleriyle dövmek için bir alın la ortada kalacak insan.
" Hani ne insan şu oradakiler! Düşünsenize, hiç uyudukları yok."
"Neden?"
"Yorulmuyolar da ondan."
"Neden yorulmuyolar?"
"Çünkü iptal hepsi."
"Aptallar yorulmazlar mı?"
"Aptallar yorulur mu hiç!"
"-Benim bildiğim, herkes kanuna ulaşmak için didinip çabalar. Peki nasıl oluyor da, bunca yıl benden başkası girmeye kalkmadı bu kapıdan?
...
-Senden başkası giremezdi, çünkü senin içindi bu kapı..."