Ortaçağın mağrur kaleleri gibiydi o.
Tek sözcük okunurdu armasında: Onur
Köklerini toprağa salardı, yapraklarını yıldızlara.
Tüm Bohemya beyleri, o boynu vurulmuş beyler tüm,
eski şehrin şanları şerefleri,
kan kardeşleriydiler onun, ikiz kardeşleri.
Bükemezdi hiçbir şey onun belini, ne hayat ne ölüm.
Hayatı da ölümü de iyi bilirdi, hem
Bol süt versin diye koyunlar,
yüzsün diye balıklar sularda,
insanlar sürekli yaşasın diye,
köyümde, dört bir yanında dünyanın
söylerim barış türküsünü.
Rahat etsin diye çocuğun
mutsuzluk kuşlarından uzakta,
Hatırlayın beni
Hatırlayın Prag'da yaşadığımı ve yürüdüğümü Kimsenin sevmediği gibi sevmeyi öğrendiğimi onu
Bir sevgili gibi bir yabancı gibi sevmeyi öğrendiğimi
Yalnız bir erkeğin özgür yüreğiyle sevmeyi
özgür düşler isteklerle sevmeyi
Geleceği olan bir erkek gibi sevmeyi öğrendiğimi Kimsenin sevmediği kadar sevmeyi onu
Oğlu gibi bir yabancı gibi
Ağla ve gül çalsın çanları bütün kiliselerin
Nasıl uğraştıysam çalsın diye çanları belleğin
Uçuyor çünkü zaman ve o kadar çok ki senin için söylemek istediklerim
Uçuyor zaman o kadar az ki senin için söylediklerim
Uçuyor zaman bir kırlangıç gibi yakarak yaşlı yıldızlan üstünde Prag'ın