Daha da kötüsü, eve hapsolmuştu. Bundan nefret ediyordu. Her sabah aynı odada uyanmaktan, aynı insanları görüp aynı şeyleri yapmaktan nefret ediyordu. Bütün bunlar olmadan önce, evi bir tür yakıt ikmali istasyonu gibi kullanırdı.
Adları, yüzleri veya en sevdiğiniz rengi asla unutmadığını, on iki yaşına bastığında kasabadaki herkesi yürürken ayakkabıla rından çıkan sesten tanıdığını söylerler.
"Özel bir güç tarafından kutsandığı söyleniyordu. Ama babam alçakgönüllüydü, bunların hepsini reddetti. İnsanları seviyor, karşılığında onlar da onu seviyordu."İşte bu kadar basit,"dedi."