Eski Dünya ve Yeni Dünya’nın uzun yolculuğunu anlatan eşsiz bir eser.
Eski Dünya(Avrasya) ve Yeni Dünya(Amerika) da geçmişte meydana gelen gelişmeleri farklılıklarını anlatılan bu eserde, M.Ö 135 bin yıllarında(tahminen) o dönemin yaşayanları Afrika’n çıkmış sırasıyla Asya’ya oradan Sibirya’ya ve Sibirya’yı Alaska’ya bağlayan Bering karasını geçerek Yeni Dünya’ya ulaşmıştır. Tabi ki sonradan dünyada meydana gelen doğal afetler sonucunda ve Buzul Çağı’nın sona ermesiyle Bering Boğazı suyla doldu ve Amerika kıtası Eski Dünya’dan ayrıldı.
Eski Dünya’nın zamanla göç olarak Doğu-Batı yönünde gelişmesi, tekerleğin icadı,hayvan-bitkilerin evcilleştirilmesi sonucu giderek gelişirken- bu durum sosyoloji,din gibi alanları da etkilemiştir.- Yeni Dünya ise doğal afetlerden daha çok etkilenmiş ve gelişimi Eski Dünya kadar olmamıştır. Böylece gelişim dünyanın her yerinde aynı oranda olmamıştır.
İnsanların, en temelde, üç aşamalı bir süreçten geçerek gelişimlerini bütüncül olarak görebilecekleri hale geldiklerini söyleyebiliriz. 1) Bir coğrafyaya, bir çevreye yerleşme. 2) Dünyayı anlayıp yorumlama bir yolunu bulma. 3) Kendilerini kuşatan çevrenin ve geliştirdikleri teknolojilerin sonucu olarak insanların özümsedikleri bakış açısını göre çevreyle etkileşimde bulunma.