Yüksek suç oranları aslında bir toplumun yasalara ve kurallara uyan bireylerinin birbirlerine karşı güvensizleşmelerine ve böylece birbirleriyle farklı düzeylerde işbirliği yapma olasılıklarının azalmasına yol açabilir.
Nietzsche'nin "Gerçekler yoktur, yalnızca yorumlar vardır" sözü, dekontrüksiyon ve postmodernizm bayrağı altında toplanan sonraki rölativist nesillerin düsturu haline gelmiştir.
Çağdaş toplumlarda bireylerin seçim fırsatları geniş ölçüde artarken, onları toplumsal yükümlülük ağlarıyla kısıtlayan bağlar büyük ölçüde gevşemiştir.
Kapalı toplum sakinleri, Jane acobs'un kalabalık kent kaldırımlarının veya küçük kasabaların sokaklara açılan bina kapılarının yerine, bir güvenlik kontrol noktasından geçmekte ve akşamları evlerine geldiklerinde, en yakın komşularını tanıma zahmetine bile girmeden, arabalarından inip doğruca oturma odalarındaki televizyonlarının karşısına geçmektedir. Bu tür bir toplumun ortaya çıkmasının nedeni yalnızca otomobiller, ucuz benzin veya insanların yaşama yönelik pek de yüksek olmayan beklentileri değildi. Kapalı toplum, kendi duvarları içerisinde bir zamanlar kent merkezlerindeki mahallelerde veya artık banliyölerde oturan pek çok insanın içinde büyümüş olduğu küçük kasabalarda var olan türden fiziki bir güvenliği yeniden yaratmaya çalışıyordu.
Bir tarihsel süreçte geçerli olan sosyal normlar, teknoloji ve ekonominin gelişmesiyle altüst olur ve toplumun değişen koşullar altında kendisini yeniden şekillendirebilmesi için bu gelişmeleri yakalaması gerekir.
İnsanlar, toplum oluşturmaya yönelik doğuştan getirdikleri eğilimleri olmayan ve yalnızca kendi amaçlarına ulaşmanın bir aracı olarak müşterek girişimlere katılan bireylerdir.