Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi’ni, "Hun imparatorluğu" değil de; "Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi" adı ile adlandırdık. Çünkü bu imparatorluk, 300 yıl, binlerce kilometrelik ve aklın alamayacağı genişlikteki toprakları, akıl ve mantık üzerine kurulmuş bir düzen ve tıpkı bir saat işleyişi gibi, idaresi altında tutmuştur. Bölünüp, dağıldıktan sonra da yaşamış, bu engin devlet tecrübesinden paylarını alan Mete'nin torunları, yer yer yeni devletler kurmaktan geri durmamışlardı. Yeni devletler kurarken de, bu büyük geçmişi unutmamışlar. Mete'nin hatırasına dayanmışlar ve atalarını, kendi tarihlerine de yazdırmışlardı.
İmparatorluk nedir veya ne değildir? Bu kitabımızı yazarken ve ad koyarken, bunu çok düşündük. Büyük Hun Devleti, tıpkı bir insan vücudu gibiydi. Devletin binlerce kilometre uzaklıktaki bir köşesinde, başkentin haberi olmadan hiç bir şey olamazdı. Her şey, başkente haber verilir ve başkentin buyruğuna göre işler yoluna konurdu. Mete'nin kurduğu bu devlet, bundan dolayı "büyüklük" ve "İmparatorluk" adına lâyıktır. Büyük Hun İmparatorluğu, herkesin aklına estiği gibi idare ettiği, feodal bir devlet değildi. Uzun yaşamasının ve yüzyıllar boyunca hatırlardan silinmemesinin sebebi de budur.
(Önsözden)