Bakışlarımı yüzükten Ali'ye çevirdiğimde, hiçbir şey söylemeden omuz silkip sırıttı. Şaşkınlığımı başka bir tarafa çekip dilimi çözebilmem dakikalarımı aldı. "Bu..." dedim ama dilime prangalar vurulmuştu sanki. Yutkunurken yeniden yüzüğe baktım. "Bu ne oluyor?"
"Yüzük," dedi aynı gülümseme ve rahatlıkla. Evet, bu bir yüzüktü ama aynı zamanda tek taştı da.
"Hadi canım! Ben de halka sanmıştım," diyerek saçmaladım. Kötü espri yapmıştım kabul ediyordum. "Onu anladım da neden benim parmağımda?" Salak Ayşe, neden olduğu belli değil miydi?
"Bir kalbe ait olduğunu, sahibin olduğunu görsün diye."
"Yuh!" Diye bir anda çıkıştım. "Ben kimsenin malı değilim. Bu nasıl konuşma, Ali?"
Allah'ım hayatımın en beklenmedik anında onu bana hediye ettin. Sıradan hayatıma giren solgun ama canlanmak için savaş veren bir çiçekti. O bir beyaz güldü. Saf ve masumiyetin adıydı.