O günün gençleri Kur'ân ve sünnetten taviz vermediler. İnandıkları değerlerle ters düşmediler. Dolayısıyla mânevi değerlerin ışığında çalışarak başarılı olmanın mutluluğunu yaşadılar. Hiçbir zaman "Bu kadar yeter!" demediler. Çünkü örnek aldıkları İslâm modellerinde gerek ulemâ, gerekse ümerâda "sıkıldım, yoruldum..." gibi kavramlar yoktu. Hatta onlar kendileriyle yarıştılar.