Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşünce Tarihine Bakış

Büyük Muztaribler 2

Salih Mirzabeyoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hikmet ve hakikatleri katletmemenin yolu, "benzerler" genellemesi içinde yer alan "mânâları", seçme gereken yerde veya özel ele alışta, kendilerini temin ve tâyin eden unsurlarıyla kavrayabilmekten geçer.
GÖLGENİN MAHİYETİ...
- " (...) Her şey, kendi mahiyeti ile şeydir! Bu sözümüz, "zıl-gölge" de doğru olmuyor. Bir şeyin zıllı, aksi, gölgesi, hayâlî ve aynadaki görüntüsü, kendi mahiyeti ile zıl ve aks olmayıp, kendilerini meydana getiren aslın mahiyeti ile zıl ve aks olmuştur; çünkü görüntünün ve gölgenin mahiyeti yoktur. Gölgede bulunan mahiyet, onu meydana getiren asıl şeyin mahiyetidir. O hâlde asıl gölgesine, gölgenin kendisinden daha yakındır. Çünkü gölgenin kendi mahiyeti yoktur.!.."
Sayfa 10 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sır İçinde Sır...
- " (…) Kâinat, insan için, insan da Allah’ın marifetine ulaşması için yaratıldı; Allah’ın marifeti?.. Allah’ın sırrı insan, insanın en büyük sırrı Allah; tesir edici eser hüviyetindeki insanda, -âlemde insan!-, aşkın ve sonsuz bir şey, ama yine insan haddinde kalan..."
İBDA YayınlarıKitabı okudu
TEKNİK: UYGULANMIŞ İLİM...
- " (...) Eşya ve hâdiseler karşısında ruhun "nasıl" tavrına karşı, akıl "niçin"lerle yaklaşıyor ve fikir zuhura geliyor; mevzulara tahsis olmuş "ruh"un fikirleri mânâsına fikir. Meselâ ruh su ise, soğukta donarak buz, sıcakta kaynayarak buhar hâlinde, aslî keyfiyetin soğuk ve sıcaklıktaki görünüşleri olarak, mevzuya tahsis edilmiş fikirler oluyor. Nasıl ki, kendimizi ifâdeye geçerken ruhumuzu birbirinden farklı kelime klişelerine bindirerek, "farklılık" içinde ruhumuzda "yekpâreleştirdiğimiz" mânâlar zemini kuruyorsak; nasıl ki, bu klişeler içinde ruhî muhteva pelteleşiyorsa, demek ki varlığı kavramaya dair teşekkül eden her uygulama, kaynağı ruh olan bilginin değişik derecelerdeki tezahürü olarak "pratik" ifâde ediyor. İşte belli bir mevzuya tahsis edilmemiş ve özel bir mânâ yüklenmemiş olarak "teknik" budur; uygulama, hareket, pratik. O hâlde teknik, tıpkı pratik gibi, üstüne nisbetle teknik, altına nisbetle uygulanacak teoridir. Demek ki teknik, uygulanmış ilim demektir; bir mevzuda bir araya getirilmiş düzenli bilgilerin bütünü teori olduğuna göre, teorik bilginin uygulanışıdır. Teknoloji; bir endüstrinin makine, âlet ve yapım metodu olarak, "çeşitli" bilgi dallarının pratik alanda sistemli uygulanışı. İşte, işin fizik hakikatinden metafizik mânâsına kadar çeşitli yönlerinin topluca hülâsası bu.
Sayfa 654 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
GERÇEKÇİLER...
Tedaî: Üstadım'dan "Ne olduğunu bilmezler, gerçekçilik diye bir şey tuttururlar. Süleyman (prof. Yalçın), 7 yaşından beri namazını bırakmamış biri; Amerika'ya gitti, orada iki sene kaldı, gelince baktım sağda solda "ben gerçekçi oldum!" diye bir şeyler geveliyor. Çağırdım, "ne diyorsun sen?" dedim. "Gerçekçi! Ne gerçeği?"... Bir gerçekçi: İstanbul'a geldim iş bulamadım, 15 güne yakın sokaklarda hiçbir şey yiyip içmeden dolaştım, yattım. Bir hayat kadını (fahişeye şimdi böyle deniyor ya!), beni görünce evine götürdü, yedirdi, içirdi. Bir kaç gün sonra "ben de çalışabilir miyim?" dedim... Gerekeni yapıyor ve kafada peruk, işe çıkıyor. "Şimdi kazancım iyi, Allah'a şükür!"... İşte, o mürted olanların gerçeklikleri, globalleşmeleri, dinler arası diyalogları, Yahudi lobileriyle "al takke ver külâh!" ilişkileri, dine sövmenin kılıflı görüntüsü hâlinde "din milliyetçiliğine karşıyız!" lâfları "eskiden orospu çocuğunun biriydim!" der gibi bir istikrah tavrıyla laikliği yüceltmeleri vesairenin ardından, "Allah yardımcımız olsun!" diye bir de ekstra kaşarlıkları yok mu, aynen o ibne zavallı; üstelik o zavallıya hayâli çatlatacak bir yerde de olsa belki bir mazeret bulabilirsiniz ama, bu zavallılara onları doğuran analarından, sulbünden gelecek çocuklarına kadar dehşet şüphesiyle bakmaktan kendimi alamıyorum."
Sayfa 211 - 212 İBDA YayınlarıKitabı okudu
HIRİSTİYAN MİSTİSİZMİ...
- " (...) Hıristiyan Haç'ı bu dine bağlı mistik ve esrarengiz örgütlerce kendi başına sihirli bir gücü temsil eder. Hıristiyan mistisizminde haç, hem "gül" hem de "nur" demektir. Avrupa'nın en gizli örgütlerinden biri olan "Gül ve Haç", bu inançtan doğmuş fakat geçen zamanla birlikte sapkın siyasî buudlara ulaşmış, okültik bir örgütlenmeydi. Avrupa'nın en ünlü Grail (İsa'nın kanıyla doldurulan kupa) efsaneleri de benzer şekilde okültik anlatımlardı."
Sayfa 294 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ümm-ül Kitab...
- " (…) Peşin hükmümüz, hiçbir şeyin mücerredinin sonuna kadar hâlledilemeyeceğidir. Bunun böyle olması gerekir; çünkü, varlığın ve bilginin ilk prensiblerini arayan “ontoloji – varlıkbilim” ve “epistemoloji - bilgi teorisi- marifet nazariyesi”, bilgisizlikle kuşatılmıştır ve kimi de, yeni fizik dolayısıyla yeni zannedilen, aslında eskilerin eskisi “örtülü düzen”den dem vurmuştur. Eşya ve hâdiseyi raksettiren keyfiyet nerede? Hemen söyleyelim ki, “Levh-i Mahfuz”da; olmuş ve olacak işlerin tafsil levhası. “Ümm-ül Kitab” diye Kur’ân’da geçer..."
İBDA YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.