Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Düşünce Tarihine Bakış

Büyük Muztaribler 4

Salih Mirzabeyoğlu

Büyük Muztaribler 4 Sözleri ve Alıntıları

Büyük Muztaribler 4 sözleri ve alıntılarını, Büyük Muztaribler 4 kitap alıntılarını, Büyük Muztaribler 4 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ZATÎ...
(...) _ " Yoluna cânum revân itsem gerek cânâ didüm Yüzüme bin hışm ile bakdı didi cânun mı var"
Sayfa 411 - Zatî,den İBDA YayınlarıKitabı okudu
İnsan...
- " (...) İns. Nisyan-unutmaktan gelir. (İnsan, evveli bilinmeyen -unutulmuş- bir ândan)
Sayfa 127 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
MÜDAHİL İNSAN...
- " (...) Elektronların aynı ânda hem dalga ve hem parçacık olmaları; garib bir şekilde etrafındaki değişimlere göre dalga ve parçacık olarak davranmaları... Bu husus, müşahede ve tecrübe eden kişinin de hâdisenin içinde ister istemez "katılımcı" rolü ve tesirinin görülmesidir ki, klâsik müşahede ve tecrübe anlayışının dışında neticelere varır..."
Sayfa 363 - 364 İBDA YayınlarıKitabı okudu
- " (...) Her şey fikirle olur ve lisânsız fikir olmaz..."
Sayfa 42 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
ER...
(...) - " Er odur ki yoluna baş oynaya Döşekte ölen yiğit murdar olur."
Sayfa 382 - KADI BURHANEDDİN'den, İBDA YayınlarıKitabı okudu
YALAN DÜNYA ve "Aldanma, Şair Sözü Elbette Yalandır!"
- " (...) Nietzsche hakkında, "bir nevi yerel peygamber" tâbirini kullanmıştık... Ve âşina olunması gerektiği üzere, "İlâh değil , ilâhî olmaya bak!" hakikati... Şâir habercidir; bu yüzden, doğrudan veya sembolik bir niyetle, peygamber mânâsına atıf yapılmıştır; elbette doğru değil ve İslâm dışı kültürlere âit bir kullanım... Fuzûlî, "şiir, Peygamberlerin değil, biz gibi eksiklerin süsüdür!" derken şâir antenlerinin nerelere kadar uzandığını, "bir yanda eser, öbür yanda eser üzerine düşünce!" hikmetini hangi kültür iklimlerine kadar uzattığını göstermiştir... Öyleyse, "Şâir sözü elbette yalandır!" derken: Onun şiirini ve şiir görüşünü göz önünde tuttuğumuz zaman; "ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insan oluşunu", bizzat bu mânâyı belirttiğini biliyoruz. Âlemde insan hâline dair, halk dilinde yer etmiş "yalan dünya!" deyişini de... Doğruların en doğrusuna nisbetle -bu nisbet niyeti olmasa bile!-, her insanın yüreğinde şöyle veya böyle yer etmiş bir bedahet. Bunun yanında, "Söz odur ki, Lebid'in söylediği" diye Peygamber ağzından çıkmış mısraı hatırlayınız: "Allah'tan başka her şey bâtıl!"... İşte bundan mülhem, "Aldanma, şâir sözü elbette yalandır!"
Sayfa 243 - 244 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
OL ve OLUR... AYNI ÂN'DA...
- " (...) Bugün dünün yarınıdır, yarına nisbetle de ŞİMDİ, yarın olacak olandır... "Allah OL der ve OLUR"; "Ol" ve "Olur" arasında, ifâde ederken bir öncelik sonralık vardır - ifâdenin doğurduğu zaruret: Yoksa OL ve OLUR aynı ândır."
Sayfa 173 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
"AMELLERE, NETİCELERİNE GÖRE HÜKMOLUNUR!.."
- " (...) Söz, hâl ve makama uygun olmalıdır; bu, muhatap için hem bir dua, -hem de o kendini biliyor ya!-, kazanması gerekendir. Ne yapayım, kendimden bahsedeceğim: "Bu kitap, Cumhuriyet sonrası kavruk nesillerin, ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eseridir" dedi Üstadım... Şu hadîs'i o mesele içinde ben parlattım: - " Amellere neticelerine göre hükmolunur!"
Sayfa 217 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HALETÎ ve...
- " (...) Kuantum fiziğinden, kökü Muhiddin-i Arabî'de olan hikmete kadar uzanan ​şu beyit: "Bilmeyen der ruhu yok bir cisme meyl etmek neden Cân verürdü suret-i Şirin'e Kûhken." * (Bilmeyen der , ruhu yok bir cisme meyl etmek neden Can verdi suret-i Şirin'e Dağyaran -Ferhâd-)
Sayfa 363 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Hayalî...
- " (...) Hayâlî'nin, bir çok bâtın kahramanının ifâde ettiği, "biz bir Sevgili'yi tarif ediyoruz ki, benzersiz, cisimsiz, şekilsiz" dediği veçhile, (herkes O'na tecelli ettiği kadarıyla bilir ve anlatır), içinde ince bir dokundurma da olan beyti: - "Her kişi yârın temâşâ etmede bir kuşede / Ben hayâl-i yâr ile buldum temâşâdan cüdâ." (her kişi bir köşede yârini seyretmede / Ben yârin hayâli ile seyirden ayrı kaldım) Söz konusu beyti, "Şeyh için" diye de alabilirsiniz... Şeyhinden ayrı kalmış... Bunun yanında, "adam tanımak suret tanımak değildir!" meselesi diye de. Şeyh, surette kalmak anlamında söylüyorum, seyredilen suret değildir; onu verdiğidir, imkânıdır... Muhiddin-i Arabî, Allah'ın "hayâl yolundan" görülebileceğini söyler. İmam-ı Gazâlî'nin, kuru akılın defterini nasıl dürdüğü malûm... Nihayet Bergson: "Hayâl, müsbet zekâ kabiliyetinin özüdür!"... Hayâlî'nin beytinin ne kadar çok şeyin, bir çırpıda ifâdesi olduğu anlaşılmıyor mu? Fikirden süzülme şiir?
Sayfa 344 - 345 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
SHAKESPEARE ve FUZÛLÎ...
- " (...) Shakespeare'in dünyayı bir trajedi olarak algılaması, bu çerçevede eser vermesi, "olmak mı, olmamak mı, işte bütün mesele!" sözü, bütün dünya tarafından bilinir. Ama önce yağmalanan ve sonra bize unutturulan eserler yüzünden, Fuzûlî'nin, "olmak ve niçin olmak?" mevzuunu ondan önce ve yine bir aşk mevzuu etrafında hedefine yönelttiği, -ezberden değil, "âlemde insan" davası bakımından söylüyorum!-, kimse anlamıyor. Shakespeare'de dünyevî ve dünyaya dönük bir trajedi, sonra 19. yüzyılın ünlü varoluşçu filozoflarından Karl Jaspers'de, insanın "varoluş hakikatini", "başarısızlık ve müflis olarak yaşaması" meselesi... Daha nice misâl temin edilebilir. Ama belirttiğim gibi, Divan edebiyatına âit eserlere bakışta, hani "ne Doğu'dan anlıyorsun ne Batı'dan" hesabı, ne gibi bir hayat yaklaşımı olduğuna dair okuyucunun "bilgi malzemesi" olmayınca, ortada kuru bir "gül-bülbül" tekerlemesi kalmakta; daha doğrusu öyle zannedilmiştir. [...] Kısaca: Fuzûlî, hayatın hakikatinin "aczin idraki" ve "ibadet şuuru" ile, bunun da aşkın hayreti ile yaşanacağını işlemiştir."
Sayfa 231 - 232 İBDA YayınlarıKitabı okudu
(...) İlim kesbiyle pâye-î rif'at Arzû-yı muhâl imiş ancak Aşk imiş her ne vâr âlemde İlim bir kıyl u kaal imiş ancak
Sayfa 236 - FUZÛLÎ'den, İBDA YayınlarıKitabı okudu
ŞİİR ve İZÂH...
- " (...) Şiir, şiirdir; söylendiği gibi... "Şâir şöyle dedi, böyle dedi" gibi izâhlar, adı üstünde "izâh" olur; şiirin kendi değildir... Aslıyla bir gizleme-sır sanatı olan şiir, -ideal şiir için söylüyorum!-, kendisinden hareket eden bütün ifâde şekillerinin üstünde kalır; zaman ve yeri geldikçe vermek üzere, sırrîliğini korur. Anlaşılıyor ki, tercüme ve sadeleştirme de, çoğu zaman işin şiirliğini bozmak üzere aslına nazaran daha fazla veya daha eksik, bu ölçülendirme içindedir. İzâh, "bir şeyin çevresinde dolaşma" demektir; yerinde vücut bulması gereken bir hakikat olarak, çetinliği ve çilesi çekildiği zaman, "şiir idrakinin kendi" olmaya ve terkibî hükümler getiren bir mucitliğe kadar gider... Kıymet, şuur seviyesinde."
Sayfa 25 - 26 İBDA YayınlarıKitabı okudu
İŞİT DERD-İ DİLİM...
- " (...)Mesele, işin hâdisevî yönünde, avama mahsus "gitti, geldi, şöyle oldu, böyle oldu" tarafında değil... Fuzûlî'nin dilinin derdinin ne olduğunu, yine onun dilinden biliyoruz... Üstadım'ın, "içinden incisi düşmüş istiridye kabuğu" dediği kabukta kalınmaması için, Fuzûlî uyarıyor: - İşit derd-i dilim efsane-i Mecnunâ meyl etme - Kim ol efsaneden hem anlanan mutlak bu mazmundur (İşit dilimin derdini, Mecnun efsanesine meyl etme Ki o efsaneden bütün anlanan -anlaşılması gereken!- mutlak bu sanattır)
Sayfa 135 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
MİSÂL ÂLEMİ...
- " (...) Ruh, bedenden ayrıldıktan sonra eğer ulvî ise, yükseklere çıkar, süflî ise aşağılara düşer, fakat misâl âlemine uğramaz. Misâl âlemi (sinema perdesi gibi) görmek içindir, içine girmek için değil... Oluş ve içinde bulunuş yerleri, ruh âlemiyle madde âlemidir. Misâl âlemi, Bu iki âlemin aynasından başka bir şey değildir."
Sayfa 58 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
186 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.