“ Düştüğü kuyunun dibinde, kapıldığı acı sarmalından ne yaparsa yapsın çıkamadığını, aslında çıkmak da istemediğini anladığı gün, azgın bir nehirde sürüklenen derme çatma bir sal gibi her an bir kayaya çarparak batacağını anlamıştı”
Aynı içgörü düzeyine sahip iki kişi, uzun ve sürdürülebilir bir mutluluğun olmazsa olmaz ön şartıydı. Sadece cinselliğin değil, aynı zamanda ruhaniliğine de dokunması gerekiyordu.
Ruh sağlığını korumak için her şeyden önce kötülüğün de iyilik kadar doğal ve bizden bir parça olduğunu kabullenmek şart, hatta onunla mücadele edebilmenin tek yolu bu.