"Büyükanne neden yağmurda dans ediyor?" diye bir keresinde dedeme sormuştum. Sekiz ya da dokuz yaşındaydım. "Çünkü bu onu mutlu ve güçlü kılıyor," demişti.
Tekla, Lilla ve Juni... Geçmişten gelen sırlarla birbirine bağlı üç kuşak kadın... Juni, büyükanne ve büyükbabasının ölümüyle çocukluğunu geçirdiği adadaki evlerine döndüğünde ailesine, annesine ve büyükannesine ait geçmişe dair bazı sırlarla karşılaşır. Büyükannesinin bir Alman askeri ile çekilmiş fotoğrafı onu Almanya'ya sürükler. II. Dünya Savaşı'nın yarattığı yıkımdan, ölümlerden, kayıplardan ve karanlık günlerden ailesinin de etkilendiğini öğrenmek, kendisine, kim olduğuna dair gerçeği de önüne serer.
II. Dünya Savaşı sonrası yıkımların, kayıpların etkilediği pek çok hayat var. Yazar, araştırmaları sonucu bunlardan sadece birine odaklanmış olsa da aslında bunların, belki de çok daha korkunçlarının yaşanmış olduğunu bilmek çok üzücü ne yazık ki. Ailelerinden kopan, işkenceye, tecavüze, yoksulluğa maruz kalan, dağılan, yitip giden pek çok hayat... Gidenlerin arkasından hayata tutunmaya çalışmak, yıkılanları yeniden inşa etmeye çalışmak daha da zor belki de. Büyükanne Tekla'nın da bir şekilde yaşama tutunmaya çalışması oldukça etkileyici.
