Bugüne yenik düşenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde yaşar. Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında külden köprüler bırakarak meçhul bir istikbale doğru dümen kırar.
Kayıpsınızdır.
Açık denizlerin sisli karanlığında,
pusulasız, bir ışığa, bir sese hasret gezinir
durursunuz.
Yalnız... umarsız...
Sessizliğin gürültüsünde boğulursunuz.
Karanlık gözlerinizi kamaştırır.
Kalabalığın ortasında bir başınasınızdır.
Bunca ihtiras ve onca zulüm,şu kadarcık bir toprağı paylaşmak adına sürdürülen bir iktidar savaşından ibarettir; bizim bekamiz adına bizi kurtarma çabaları da savaşın bir parçasıdır.kolonimizde bizi ezerken , dışaridaki koca dünyayı ve gün ışığını görmemizi engellerler, çünkü onları görürsek,bize hükmedenlerin ne kadar küçük ve zavallı olduklarını anlamamizdan korkarlar.
O yüzden başka çıkış yok zannederek köle gibi çalışır gideriz . Ve ne yazık ki ütopyalarimiz da hayal gücümüzün sınırlariyla sınırlidir.