Türkiye'de son yıllarda bir "masal anlatıcılığı" modası yayıldı. Kurslar düzenleniyor, eğitimler alınıyor, uygulamalar yapılıyor. Birçok şeyde olduğu gibi bu alanda yapılanların da genelde "mış gibi", şova dönük ve göstermelik hamleler olmaması umudunu taşıyorum...
Öykü, masal ve hikâyenin büyülü yollarına gerçekten girenler için, herbiri olağanüstü fantastik, çok katmanlı bu yazınsal şölenlerin dışında geçirilen tüm zamanlar boşuna tüketilmiş hükmünde.
Yaşar Kemal, Orhan Kemal,
Sait Faik, Fakir Baykurt, Halikarnas Balıkçısı, Haldun Taner.
Borges, Marquez, Poe, Rulfo, Bulgakov, Çehov, Dosteyevsky, Tolstoy, Llosa, ve diğerleri. Tabii ki de ve ille de Leskov.
Çağlar geçse de üzerinden, kelimelerin sihirli gücünün insanoğlunun dimağındaki etkisi hiç eksilmeyecek.
Zamanı uzayda dilediği gibi eğip bükecek astro fizik teknolojiye erişilir birgün elbet. Ama bu, kelimeleri sonsuz varyasyonda eğip bükmekten, bu yolla insanlığa sınırsız fikir sunabilme, sayısız mesaj üretebilme özgürlüğünden hiçbir zaman daha değerli olmayacak.
Kelimelerin büyüsüne, cümlelerin uzun süreli kalıcı etkisine, kurguların derinliğine ve öykülerin o bitmeyen efsânesine inanan tüm ustalara; özellikle de uzun öykülerinde ustaca kullandığı "masal anlatıcılığı" metoduyla, başta Tolstoy olmak üzere dev Rus yazarları bile etkileyerek, edebiyat âleminde öykücülüğe sarsıcı, derin bir ivme kazandıran, büyülü gerçekçi masal yolunun Dünyadaki en önemli kilometre taşlarından birisi olmuş olan LESKOV a binlerce selam...