Bir dünya düşünün.Büyük Kaplumbağa A’Tuin’in sırtındaki 4 filin taşıdığı disk şeklinde bir dünya.Günlerden bir gün Ankh-Morpork’a, Karşıağırlık Kıtası’ndan İkiçiçek adında maceraperest bir adam, yanında ise ayakları olan sihirli bir sandık geliveriyor ve başarısız sihirbazımız Rincewind ile tanışıyorlar.Rincewind bir anda kendisini turist rehberi olarak buluveriyor hem de ne belalara bulaşacağını tahmin edemeden.
Büyük yangınlardan kurtulup, bir ormanın derinliklerindeki tapınakta Ruh Yiyen ve ağaç perisi ile karşılaşıyorlar, derken yanlarına Barbar Hrun ve konuşan sihirli kılıcı Kring’de katılıyor ve kendilerini Ejderdağı’nda ejderhaların içinde buluveriyorlar, en sonunda da dünyanın en kenarına gidip deniz trolü Tethis ile Krull halkının enteresan deneylerinin kurbanları oluveriyorlar.
Ne çok macera ama değil mi, bitti sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz çünkü 41 kitaplık Diskdünya serisinin başındayım daha.Her okuyanın övdüğü, bayıldığı, sevdiği yazar ve seriye ben de hayran kaldım.Serinin tamamlanmasına son iki kitap kala artık ben de okumalıyım diyerek başladım ve çok ama çok sevdim.İyi ki 41 kitap diye seviniyorum çünkü eşsiz karakterler ve maceralar barındıran bu dünyaya doyamayacağımı daha ilk kitaptan anladım.