Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek

George Ritzer
Gerçek olmayan, gerçeklik haline geldi. Gerçek artık taklidi taklit ediyor.
Postmodern toplumsal kuram biçem olarak da akademik değil edebidir. Bu perspektife yakın düşünürler akademisyenlik ve edebiyat arasında net bir çizgi çekme düşüncesini reddetmekle kalmaz aynı zamanda modern düşünme yönteminin bir parçası olarak sınır çekme çabalarının çoğunu ya da tümünü reddederler. Daha da önemlisi postmodern düşünürler toplumun hayli akılcı olduğu düşüncesini de reddederler. Postmodern toplum da bazı akılcı unsurlar olabilse de, duygular, sezgi, yansıtma, spekülasyon, kişisel deneyim, gelenek, şiddet, metafizik, kozmoloji, sihir, cinsel duygular ve mistik deneyim ile karakterize edilmesi daha mümkündür.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemeyek: Tüketim Araçlarının Devrimcilestirilmesi, bu ortamların ve bunlara benzer birçok başkalarının son yarım yüzyıldaki gelişmelerini ele alıyor. Mal ve hizmetleri tükettiğimiz yerlerde devrimci bir değişim gerçekleşti ve bu değişimin yalnızca tüketimin niteliğinde değil toplumsal hayat üzerinde de derin bir etkisi oldu.
Modernite ve farklılaşma
Modern dünyanın farklılaşma ile karakterize edildiği söylene­bilir -yani daha çok yeni ve farklı şeylerin yaratılması. Sanayi dev­rimi boyunca hep daha çok şey bulundu, yaratıldı, üretildi ve geniş çapta dağıtıldı. Bu geniş ürün çeşitliliği, bunların tüketildiği ortam­larda da paralel bir farklılaşmaya yol açtı. Dolayısıyla modernite hayli farklılaşmış ve birbirinden katı sınırlarla ayrılmış tüketim araçlarıyla karakterize edildi: kasap dükkanı et, fırıncı ekmek, ma­nav meyve ve sebze sattı.
Sayfa 168 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Tam gözetim kurumu
Kısıtlama sürekliliğinin en aşırı ucunda Goffman'ın Tam Gözetim Kurumu dediği şey vardır. yani içindeki insanlar üzerinde Tama yakın bir denetim Kuran kurum. Goffman'ın aklında cezaevleri ve akıl hastaneleri olsa da bir tam gözetimi kurumuna getirdiği tanım çeşitli yeni tüketim araçlarına özellikle yolcu gemilerine de uygulanabilir. bir tam Gözetim Kurumu uzunca bir süreliğine geniş toplumla ilişkisi kesilmiş çok sayıda insanın birlikte kapalı resmi olarak yönetilen bir yaşam sürdüğü dinlenme ve çalışma yeridir. cezaevlerindeki ya da akıl hastanelerindeki insanlarda çok etkindir ama gemi yolcuları da benzer şekilde denizdeyken gemiden inemezler yolculuk sırasında ancak orada var olanlarla yetinebilirler ve gemi ne zaman ve neyi sunarsa ancak onu tüketebilirler.
Sayfa 150Kitabı okudu
Campbell, Weber'in kapitalizmin gelişiminde erken kalvinizmin oynadığı merkezi rolle ilgili temel argümanına karşı çıkmaz ama Weber'in çözümlemesini yeterince ileriye götürmediğini ileri sürer. Yani Weber Protestan etiğini yaklaşık 1700 e kadar çözümledi Ama bu etik Bu noktadan sonra da gelişmeye devam etti ve çok farklı bir yöne girmeye başladı Campbell Erken Kalvinistler de Weber'in gördüğünden daha fazla duygu olduğunu belirtse de geç kalvinistlerde duyguyu daha da fazla kabul eder hale geldiğini ileri sürdü. Diğer bir ifadeyle geç kalvinistlerde de büyüleme unsurları vardı erken kalvinistler kurtulup kurtulmayacaklarını belirlemelerine yardımcı olacak başarı işaretlerine ihtiyaç duysa da geç kalvinistler zevklerinin kanıtını aradılar. Zevk güzellikle, güzellik de iyilikle bağlantılıdır. Zevk sahibi olduğunu gösteren kalvinist aynı zamanda da iyiliğin sergilemiş oluyordu. Diğer bir ifade ile haz aramak karakter idealleriyle bağlantılı hale geldi. Bir insanın zevk sahibi olduğunu göstermenin en kolay yolu modaya uyduğunu göstermekti. Geç kalvinizm modayı takip etme ve dolayısıyla lüks malları heyecanla tüketmeye meraklı hale geldi.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Ewen, modern reklamcılığın gelişimini I920'lere ve yöneticilerle sahiplerin artık yalnızca işçileri kontrol etmenin yeterli olmadığını kavramasına bağlıyor. Tüketiciler kapi­talizmde o kadar önemli bir rol oynamaya başladı ki, kendi kendi­lerine karar almalarına izin verilemezdi. Sonuçta insanların bu ka­rarları almasına "yardımcı olmak" üzere tasarlanmış modern rek­lamcılık gelişti. Bu aşama, üretim toplumundan tüketim toplumuna geçişte bir ilk aşamayı temsil ediyordu.
Sayfa 51 - Ayrıntı, 2000. (Stuart Ewen. Captains of Consciousness. New York: McGraw-Hiil, 1976.)Kitabı okudu
Daha çok şeyi kendi kendimize yapmamız tüketme tarzımızda baş­ka bir önemli değişikliktir ve bunu yaratan da yeni tüketim araçla­rıdır. Birçok tüketim katedrali müşteriye eski tüketim araçlarında onlar için yapılan şeyleri kendisinin yapmasını söyler. Eskiden dükkanlarda satıcılar bize mallar getirirdi, şimdi istediklerimizi sü­permarketlerde, süper mağazalarda, mega alışveriş merkezlerinde vb. bulmak için büyük bir zaman harcıyoruz. Fast food restoranla­rında bizden yalnızca masamıza servis yapmamız değil, yemeğin ardından masayı temizlememiz de isteniyor. Bankamatikleri kulla­nırken eskiden banka memurlarının yaptığı işi kendimiz yapıyoruz.
Sayfa 66 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
simgesel değiş tokuş
Baudrillard'a göre simgesel değiş tokuş " alma ve geri verme, verme ve alma hediye ve karşı hediyeler döngüsü" içerir. Baudrillard, akılcı olmayan simgesel değiş tokuş nosyonunu modern kapitalist toplumu karakterize eden hayli akılcı ekonomik değiş tokuşa karşıt bir alternatif olarak geliştirdi. Örneğin ekonomik değiş-tokuş karın yanı sıra mal ve hizmetler gibi şeyler üretse de simgesel değiş tokuş üretken değildir.
Sayfa 125Kitabı okudu
(…) alışverişle eğlence arasındaki ayrım tü­müyle yok olmuştur. Mal ve hizmetler için alışveriş yapmanın key­fi artık yeterli değildir, başka eğlencelerle de tamamlanmalıdır. İn­dirimli alışveriş merkezlerinin artmasında ve (sözde) pazarlığın keşfi fikrinde yansıdığı gibi, alışverişin kendisi daha eğlenceli olmalıdır.
Sayfa 171 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Reklam
Anlam gibi
Genel olarak toplumun akılcılaştırılmasından özel olarak tüketim araçlarından elbette çok şey kazanmış olsak da, tanımlaması zor da olsa çok değerli bir şey­ler de kaybettik.
Sayfa 127 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Yeni tüketim araçları "tüketim katedralleri" olarak görülebilir -ya­ni birçok insan için büyülü, hatta bazen kutsal, dinsel bir karaktere sahiptirler. Sürekli daha da fazla tüketiciyi kendilerine çekmek için bu tüketim katedrallerinin tüketim için daha da büyülü, fantas­tik, sihirli ortamlar sunmaları ya da en azından sunuyor görünme­leri gerekir.
Sayfa 26 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Postmodern toplumsal kuram, akılcılık düşüncesini reddeder ve akılcılık dışı hatta akıldışılık düşüncelerine daha yakındır. Yani postmodern toplumsal kuramcılar modern akademik söylemin dik­katli, mantıklı biçemini reddeder. Yazarın amacı çoğunlukla okur­ları mantıklı, nedenleri sağlam argümanla kazanmaktan çok şok edip şaşırtmaktır. Postmodern toplumsal kuram biçem olarak da akademik değil edebidir. Doğrusunu söylemek gerekirse bu pers­pektife yakın düşünürler akademisyenlikle edebiyat arasında net bir çizgi çekme düşüncesini reddetmekle kalmaz, modern düşünme yönteminin bir parçası olarak sınır çekme çabalarının çoğunu ya da tümünü de reddeder.
Sayfa 100 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Sanal gerçeklik tanım gereği bir simülasyondur. Ele aldığımız birçok simülasyondan, “gerçek”e benzeyen herhangi bir şeyden daha da uzak olmasıyla ayırt edilir Bunun sonucunda, sanal gerçeklik, öteki simülasyonlann sunduğunu aşan büyüleme olasılıklarına sahiptir. Sanal gerçekliğin ortaya çıkışı simülasyonlar alanında büyük bir artış anlamına gelecektir. Örneğin şimdiden Mısır kraliçesi Nefertiti’nin mezarına sanal bir tur bile var.
Sayfa 157 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Tüketime yoğunlaşma, birçok insanın daha çok mal ve hizmet alma karşılığında daha az çalışma ve daha çok boş zaman seçene­ğinden vazgeçmesi anlamına geliyor.
Sayfa 62 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Resim