Düş, sanrı, ya da her ne idiyse sonradan güçlü bir etki gösterdi üzerimde. Onu unutamıyordum, o düş-çehresinin üstün zekâsını ve bütünlüğünü unutamıyordum. Değerli bir şey gerçekten avcumun içindeymiş de onu savurup atmışım gibi, bir boşluk, kayıp duygusuyla kalmıştım.