Tommy ve Tuppence huzurevinde kalan teyzelerini ziyaret ettiklerinde, ölü bir çocuktan bahseden yaşlı bir kadınla karşılaşırlar. Bunu ilk başta önemsemezler. Ama teyzelerinin ölümü üzerine tekrar huzur evine gittiklerinde, ona armağan edilmiş pembe bir ev resmi görürler. Bu resmi teyzelerine armağan eden kişinin, Tuppence'e ölü çocuktan bahseden kadın olduğunu öğrenirler ve söz konusu kişi huzur evinden ayrılmıştır. Resimdeki ev Tuppence'in aklını kurcalamaya başlar, o evi bir yerlerde gördüğüne emindir ve her nedense kadının ona bahsettiği ölü çocuk zihnini kurcalar. Evi nerede görmüş olabileceğini düşünür ve evi aramaya başlar. Kısa süre sonra da bulur. Basit bir şüpheden kaynaklanan araştırmalarının sonuçları onları bambaşka hikayelere sürükler.
Her zamanki gibi muhteşem bir Agatha Christie romanıydı. Her ne kadar Hercule Poirot'u tercih etsem de, Tommy ve Tuppence maceraları da Agatha Christie kalemiyle eşsiz birer hikaye.
