Çağdaş Dünyaya İslami Bakış

Muhammed Kutub

Çağdaş Dünyaya İslami Bakış Sözleri ve Alıntıları

Çağdaş Dünyaya İslami Bakış sözleri ve alıntılarını, Çağdaş Dünyaya İslami Bakış kitap alıntılarını, Çağdaş Dünyaya İslami Bakış en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cihad
Bu ümmet, hem daveti yaymak hem de İslam'a yapılan saldırları önlemek için asırlar boyunca ardı ardına ve kesintisiz bir şekilde cihad etti. İslâm'ı o gün için bilinen üç kıtanın en iç taraflarına kadar götürdü. Onu bu işe şevkle iten, Allah'a ve ahiret gününe iman, cenneti arzulamak ve Allah yolunda şehit olma sevgisiydi. Cihad alevi bir süre dindikten sonra hâlâ yanmaya devam etmektedir. Biz bunu bir buçuk milyon insanın şehid düştüğü Afgan cihadında gördük. Onlar, cihadları ile modern çağda, bütün insanların tanıdığı en vahşi ve zorba düzeni sarstilar.Yine bu ümmeti, "la ilahe illallah" sancağı altında yapılan Filistin cihadında, Filipin cihadında, Cammu ve Keşmir cihadında gördük. Yarın ise bu amel, İslâm dünyasını içine düştüğü durumdan kurtarmak için daha da parlayacaktır.
Julian Huxley, Modern Dünyada İnsan (Men in the Modern World) adlı eserinde özetle şunları söylemektedir: "Şüphesiz Promete efsanesi hâlâ Batı düşüncesinde yaşamaya ve insanların yaşantısın etkilemeye devam etmektedir. Çağdaş Avrupalı, Allah'ın egemenliğine başkaldıran 'Modern Promete'dir. İnsan geçmişte acizliği ve bilgisizligi dolayısıyla Allah'a boyun eğmişti. Fakat şimdi bilgi edinmiş, çevresine egemen olmuş bir hâle geldiğine göre, acizlik ve bilgisizlik dönemlerin de omuzlarına Allah'ın bırakmış olduğu şeyleri bizzat insanın kendisinin omuzlayıp taşımasının zamanı gelmiştir. Bundan dolayı da kendisi artık Allah olacaktır." Allah'a sığınırız... Gerçek şu ki, böyle bir kompleks -ya da siz istediğiniz adı verebilirsiniz- çağdaş cahiliyenin bütün yöntemini şekillendirmektedir.
Reklam
"(Rasûlüm!) De ki: İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (işte böyleyiz). Ben Allah'ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim." (Yusuf 108) Ayette bu dine davette basiretin, tıpkı iman gibi onunla aynı düzeyde istenildiğine ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in izinden gidenlerin, ışığında atacakları adımlanı belirlemeleri sonra da Allah'tan kendilerini doğrultmasını ümit etmeleri için bu basireti araştırıp bulmaları gerektiğine dair açık bir işaret vardır.
"Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp 'Nasıl olsa bağışlanacağız' diyerek kitaba vâris olan birtakım kötü kimseler geldi." "Kitaba vâris olan..." Yani onu miras olarak aldılar ve onu bir miras (kültür) olarak değerlendirdiler. Onun, gereğince amel etmeleri için kendilerine indirilmiş, kendilerinin öz kitabı olduğunu fark etmediler. Bu kitabın, babaların, ataların kitabı olduğunu, kendilerinin de onların sadece mirasçıları olduklarını ve bu kitaptakiler gereğince amel etmekle mükellef olmadıklarını düşündüler.
Tevhid, dillerde söylenen bir söz, kalplerde kökü sağlam bir itikad, vicdanlarda saklı bir duygu ve aynı zamanda bütün bunların şuurlu bir gerçek ve yaşayışta bir vakıa olarak tercümesi olup ibadetle ortaksız olarak bir ve tek Allah'a yönelmektir; diğer şeriatlar dışanda tutulmak suretiyle yalnızca Allah'ın şeriatına uymaktır.
Onların bütün dünyayı hegemonyaları altına alma sınırına kadar ulaşmış bulunan hâli hazırdaki başarıları. Yüce Allah'ın takdir etmiş duğu belirli şartlara bağlıdır. Yahudilerin bunlardaki rolü, hiçbir zaman olayları inşa etmek olmamıştır. Onların rolü, en ileri sınıra kadar bu olayları kendi menfaatleri için kullanmaktan ibaret olmuştur.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
158 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.