Bu kitaptan yalnizca Nabokov oykulerini sesli olarak dinledim. Şunu soyleyebilirim ki Nabokov muhteşem bir betimci. Okuyucu kendini kitapta anlatilan mekânda 3. bir kisi olarak olaylari bir koseden izlerken buluyor, okudugunuzu hissetmiyorsunuz-yasiyorsunuz. Bunu cok az yazar basarabiliyor gercekten. Nabokov, net bir yazar. Keskin cizgileri var; karakterler flu birer hayalet değil. Herbiri mimiklerine kadar kisa tasvirlerle, zihninizde cabucak ve netlikle beliriyor. Ben sahsen bunu seven bir okurum. Hayal gucume çok fazla serbesti birakilmasindan ziyade, yazar neyi/kimi anlatmak istiyorsa, kitapta ne kadar net oturtmussa o kadar hosuma giderek okuyorum. Galiba “hayalde canlandirma” konusunda biraz tembel biriyim :) Onume hazir tepside gelisi fikri daha bir cazip nedense..Bana birakmasin yazar; net olsun istiyorum. Bu tarzla donemi de (Ekim Devrimi) netlikle yansitan Nabokov tam benim okuma zevkime hitap etti.
Her 2 oykuden de aldigim izlenim: Nabokov’un çağdaş rus klasiklerinden epey doyurucu bir yazar olduğu. Klasikleri bitirince, bende aralarda kesinlikle romanlarini da okuma isteği uyandirdi. Cunku yakin gecmisle beraber yavas yavas gunumuze de gelme ozlemim olustu; hangi ulkenin edebi klasiklerini okursam okuyayim şayet ard arda yaptiysam bu okumalari, gunumuzu ozluyorum. Ara vermek gerekiyor bazen. Nabokov ve çağdaşlariyla gunumuze ışınlanmak yerine, yumuşak bir geçiş yapmak, size de iyi gelebilir. Kesinlikle tavsiye ederim!