Zamanımızın Bir Kahramanın kitabı İle bu platformda sürekli karşılaşıyordum. Kitabın alıntıları da dikkatimi çekiyordu ve neden okumayayım dedim. Kitabın arkasında yazarın, Puşkin‘e eşdeğer tutulduğunu ve o dönem Rus edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olduğundan bahsediliyor.
Kitabın konusuna gelecek olursak eğer; Peçorin isimli bir asker, kendi güncesini, Maksim Maksimiç’e emanet ediyor. Hikaye de Peçorin’ in ölümünden sonra güncenin yayınlanması ile başlıyor.
Kitabı okurken Peçorin’e sövmemek mümkün değil. Fakat aynı zamanda bir insanın, bir erkeğin kafasından geçen duygusal, psikolojik ve toplumsal durumları en ince ayrıntısına kadar anlayıp, hissedebiliyorsunuz. Okuyucuların da günlük hayatta bu gibi kişilerle karşılaştığı yüksek bir ihtimaldir.Bir yanım Peçorin’e kızarken, bir yanımın ise onun; insanlığı sorguladığını, hayattaki amacının ne olduğunu, nereye sürüklendiğini anlamaya çalıştığını ve aynı zamanda kendisini hayatın akışına bıraktığını gördüm. Düşünün ki, benim bu anlattığım olayları, yazar öyle bir ele alıyor ki duygular resmen ruhunuza işliyor.
Güzel bir kitaptı.Dili sade ve masalsı bir tarzı vardı.Fakat tamamen masalda denilemez.Kesinlikle okunması gereken kitaplardan,iyi okumalar diliyorum..