Siyah-gri kapağına baktıkça, içimin renklenip cıvıldaştığı kitap. Öyle olmuştu yani.
Sosyal, siyasi ve bireysel hayatın tümünün tam merkezinde, imamı ve öğretmeni Hz.Muhammed(s.a.v) müezzini Bilal Habeşi, ashabı ve öğrencileri Suffe olan kutlu mescit: Mescid-i Nebevi... İslam tarihindeki en önemli mabetler: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve asr-ı saadetten sonra yapılanlar: Şam Emeviye Camii, El-Mansur Camii, Amr Cami... Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapılan cami ve medreseler... Kitapta bu camiler hakkında çok tafsilatlı olmayan bilgilere yer veriliyor. Caminin insan ve toplum hayatındaki yeri ve "İslam medeniyetinin aslında bir cami medeniyeti" olduğu örneklerle anlatılıyor. Camilerin, eski zamanlarda bu kadar fonksiyonel kullanıldığını bilmiyordum; okudukça, öğrendikçe, günümüzdeki mescitlerimiz için üzüldüm doğrusu. Mescitlerin mimari inşasından belki muafız ama iç inşasından hepimizin payına düşen bir görev var. Lütfen ve lütfen bu kitabı okuyun, okutun. Çünkü: "Cami müminlerin kalbidir. Onu canlı tutmadan başımızı dik tutamayız." (s.31)
Güncel yorum : ve lütfen ama lütfen kadınlar camiye gelmesin gibi saçmalıklar söylemeyin, söyleyenlere de bu kitabı okutun. Canım Peygamberim sav. ve ashabı en güzelini yapmış yaşamışlar zaten. Cahil cahil konuşmayın. Erkekseniz cemaatle her vakit namaz kılmanın kıymetini bilin, bizim payımıza bir Ramazan'da teravih düşüyor. Başka zaman da camiye gidiliyor ama cemaat olmuyor pek. En azından benim yaşadığım yerlerde... Hatta kadın yeri küçücük çoğunun. Küçücükten bile küçücük.