Çanakkale Denizaltı Savaşı

Otto Hersing

Çanakkale Denizaltı Savaşı Posts

You can find Çanakkale Denizaltı Savaşı books, Çanakkale Denizaltı Savaşı quotes and quotes, Çanakkale Denizaltı Savaşı authors, Çanakkale Denizaltı Savaşı reviews and reviews on 1000Kitap.
100 metre derinlikte olmalıyız. Bu yüzden metrekareye düşen basınç, 100.000 kilogram! Omurgamın altındaki deniz derinliği bu noktada 3000 metre!!!
Sayfa 92 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Birden aklıma bir şey geldi. Kuleden aşağı indim. Çizmeyle torpidoyu gövdeden uzak tutmayı deneyecektim… İşte… Torpido sudan bir turnabalığı gibi fırlıyor… Baş aşağı dibe gidiyor… Üstümüzden büyük bir ağırlık kalkıyor! Karşıdaki İngilizlere şapkalarımızı havaya kaldırarak, üç “Hurra!” gönderiyoruz. Mucizeye kuşkusuz çizmem değil, torpidonun çalışma süresinin bitmesi yol açmıştı.
Sayfa 89 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir denizaltının ana savunması dalma özelliğidir ve suyu düşmanla kendisi arasında koruyucu bir yastık gibi kullanır.
Sayfa 81 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kendi gereksinmemiz olmayan gereç, ülkemizde gemi yapım yerlerine veriliyor, böylece öteki denizaltıların işine yarıyordu. Kimi zaman yiyecek deposu da gözden geçiriliyordu. Kimi okurların aklına gelebileceği gibi, ilk aranan içki gibi şeyler değildi. (Çünkü denizcilikle ilişiği olmayan insanlardan çoğunun, denizcilerin bütün gün boyunca su gördükleri içim, boğazlarının kuruduğuna ilişkin ir söylemleri vardı.) Hayır, ilk aranan şey, taze ekmekti. Hiçbir zaman yeterince taze ekmeğimiz olmuyordu. Limandan aldığımız ekmek, en fazla 4-5 gün boyunca yeniyor, ondan sonra ise yağ kokusu vb yüzünden yenmez oluyordu. Genelde yediğimiz, lehimli büyük teneke kutularda aldığımız sert ekmek ya da peksimetti. Bu sert ekmeği bölmek için insan eline sağlam bir araç almalıydı. En iyisi bir balyoz! Ekmeğine kurt bulan şanslı kişi, o gün ekmeğinde biraz yağ olduğuna seviniyordu.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir yük gemisi ele geçirildiğinde, ekip gemiden ayrılıyordu. Bundan sonra zaman ve olanak olursa, baştan aşağı gemiyi dolaşarak almaya değer bir şey olup olmadığına bakılıyordu. İlk bakılan yer, makine yedek parçalarının bulunduğu bölümdü. Burada bakır, pirinç, lastik salmastra yedekleri bulunuyordu. Bunların hepsi, değerli metaller diye anılıyordu. Bunlar dış dünyadan tümüyle soyutlanmış olan anavatanda çok azdı ve bunlara denizaltıda gereksinmemiz olabilirdi. Özellikle savaşın sonlarına doğru denizaltılarda tüm iletim boruları ve salmastralar savaşta el konulan gereçlerden oluşuyordu. Bu yüzden her değerli gereç ele geçirişimde buna seviniyorduk.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Avusturya’ya doğru yola çıkmadan önce bir kez daha Türklerden ardım istemem gerekti: Yağ soğutucusu sızıntı yapıyordu. Bu yüzden motor yağı kullanımı çok fazlaydı. Bir gün yağın tümünü tüketecek ve motorlarım yanacaktı. Bu nedenle Antalya Körfezi’ne girerek, uygun bir yağ bulmayı denemeye karar verdim. Fakat orada insanlar motor görmediği için, yağ bulmak da sorun oldu. Sonunda başmühendisimin aklına iyi bir düşünce geldi: Orada oldukça bol ve ucuz olan zeytinyağını denemek. Yapacak bir şey yoktu. “Tamam” dedim. Böylece zeytinyağını, makine yağı olarak kullanarak ilerleyişimizi sürdürecektik.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.