Bu ahali o kıtaların yerli ahalisi sanılmasın. Bunlardan büyük kısmı bir asırdan beri Britanya, İrlanda adalarından ve diğer küçük
kısmı Danimarka, Hollanda ve İskandinav ve hatta Alman memleketlerinden Avustralya ve Yeni Zelanda büyük adalarına göç etmiş hatta ettirilmiş adamların Anglo-Sakson terbiyesiyle yetiştirilmiş evlatları ve torunlarıydı. 8 ay bir zaman bunlar ile burun buruna mücadele halinde yaşamış olduğumuz için kendilerini iyi tanımıştık. Genel bir bakışla; bedence sağlıklı, sportmen, uyanık adamlardı. Aralarında uzun boylu, gösterişli, güçlü, kuvvetli adamlar çokça göze çarpıyordu, belki hepsi de okur yazar ve mühim bir kısmı orta tahsil görmüş kimselerdi. Genellikle savaşta sebatkar ve vazifeye bağlıydılar. İçlerinde usta nişancılar az değildi. Tavır itibariyle büyük kısmı mağrur, bir kısmı da kurnaz, açıkgöz, bir kısmı yumuşak ve saf görünüşlüydüler. 8 ay kadar süren inatçı savaş sonucunda onların bizim üzerimizde bir takdir hissi bıraktıkların kendimde sevmekle beraber onlarında ele geçen mektuplarından ve hatıra defterlerinin içindekilerden bıraktıkları bazı resimlerden; bize karşı aynı hissi alıp götürmüş olduklarını tahmin ediyorum. Çanakkale savaşından sonra Avustralya kıtalarının bir kısmı Fransa Almanya cephesine nakledilmişlerdi. Avustralyalılardan o cephede emsaline üstün bir cengaverlik şöhreti kazanmış olduklarını işittik.