“…İşte bey, şu dört-beş numune size gösteriyor ki Çanakkale baştan başa bir destandır; baştan başa bir âveng-i menakıp(olağanüstü anlatılar dizisi), baştan başa bir tarihtir. Temenni ederiz ki memleketimizin mütefekkirleri, içtimaiyyunu(toplum bilimcileri), bizdeki bu seciyevi(karakteristik) lemaları(ışıltı) parlatsın…”
***
Kitap yedi küçük bölümden oluşuyor: İlk beş bölüm, Çanakkale Savaşı’ndan sadece üç yıl sonra, o savaşta bulunmuş gazilerimizle yapılan mülakatlardan; son iki bölüm ise yazarın 1950 yılında Atina’dan gönderdiği bir mektupta yer alan, yine Çanakkale ve o ruhla ilgili kaleme aldığı hoş birkaç sayfadan oluşuyor.
Gazilerimizin, daha birkaç yıl önce çarpıştıkları bir savaşta yaşadıklarını, düşmanlarının kendilerine bakış açılarını, kardeşlerini şehit verişlerini, havaya uçan uzuvları, fedakarlıkları, tüm zorluklara rağmen asla yılmayan iradelerini ve dünyanın hiçbir ordusunda kolay kolay bulunmayan kahramanlıklarını anlatırkenki saflıkları, alçakgönüllülükleri ve bunları, yazarın tek kelimeye dokunmadan, anlatılanları olduğu gibi bize aktarışı, kitabı okumaya değer kılıyor.
Keşke daha çok gazimizle, saatler süren, sayfalar dolusu tutacak kadar mülakat yapsalarmış ama n’aparsın…