Çanakkale, ölmesini bildikleri için yaşamaya hak kazanan "Mehmetçik" adıyla sembolleştirilen aziz vatan evlatlarının bir haysiyet mücadelesidir.
Çanakkale, Cideli Mehmet Çavuş, Yozgatlı Kınalı Murat, Libyalı Üsteğmen Mevsuf, Ezineli Yahya Çavuş gibi mukaddesleri için şehadetle şereflenen on binlerce Mehmetçiği toprağında barındıran şehitkale, destankale ve sonkaledir.
Çanakkale, etkileri tek bir alanda değil siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik olmak üzere birçok alanda görülen ve Türk milletinin çok önemli bir bedel ödediği savaştır.
Çanakkale, "bir hilal uğruna" okullarını bırakarak gönüllü cepheye koşup da dönemedikleri için birçok okulun o dönem mezun veremediği bir münevverler savaşıdır.
Çanakkale, çarpışma yoğunluğundan dolayı, gerçekleşme ihtimali 160 milyonda bir olan, kurşunların havada çarpıştığı bir savaşdır.
Çanakkale, Balkan hezimetinden sonra bir daha ayağa kalkamaz denilen bir milletin, bütün dünyayı hayretler içinde bırakan bir diriliş destanıdır.
Çanakkale, derelerin su yerine kan aktığı, buğday tarlaları gibi ceset tarlalarının oluştuğu, metrekareye 6000 merminin düştüğü eşi görülmemiş bir kan ve can pazarıdır.
Çanakkale, millet olma şuurunun perçinlendiği, şeref ve namusun kurtarıldığı, Türk insanına kendine güven kazandıran ve İstiklâl Savaşı’nın moral olarak altyapısını oluşturan acı ve kanla yazılmış bir destandır.
Çanakkale, sözde medeni milletlerin, barbar addettikleri bir milletten unutulmaz bir insanlık dersi aldıkları, fazilet için, haysiyet için, namus için, tarih için ölenlerin şehamet destanıdır.
Çanakkale, bugün ve yarın, dünyanın en jeopolitik ve jeostratejik coğrafyalarının birinde yer alan bu cennet vatana yönelecek tehlikeleri anlama adına en kapsamlı ve eşi bulunmaz bir erken uyarı sistemidir, tabii ki gaflet uykusuna yatmayanlar için...
