Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çanakkale'den Filistin Cephesine

Sarkis Torosyan

Çanakkale'den Filistin Cephesine Sözleri ve Alıntıları

Çanakkale'den Filistin Cephesine sözleri ve alıntılarını, Çanakkale'den Filistin Cephesine kitap alıntılarını, Çanakkale'den Filistin Cephesine en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ermeni tehciri sırasında, İttihatçılar “pis işlerini” yaptırmak için düzenli orduyu kullanamadılar. Bunun yerine, Ermeni kıyımında kullanmak amacıyla Teşkilat-ı Mahsusa’yı, çeteleri veya düpedüz sivil halkı devreye sokmak zorunda kaldılar. Bir anlamda, resmi devlet mekanizmasının yanı başında çalışan alternatif güç odaklarını yarattılar. Ve işte tam bu nedenle de “devlet adamı” olmaktan ziyade, “komitacı” olarak kaldılar. “Komitacılık” onların tercih ettiği bir şey olmaktan çok, formel devlet aygıtının gösterdiği direnç nedeniyle başvurmak zorunda kaldıkları bir eylem/yönetim biçimiydi."
%95i hiçbir şekilde eğitim görmemiş ve ilkel şartlarda yaşayan
"Ermeni bir ailenin çocuğu olan Yüzbaşı Torosyan 1891 yılında [Kayseri] Everek’te [Develi’de] doğdu. İlk tahsilini Ermeni cemaatine ait Kilise Mektebinde yapmış olması ona, yüzde doksan beşi hiçbir şekilde eğitim görmemiş ve ilkel şartlarda yaşayan Müslüman komşularına nazaran hatırı sayılır bir üstünlük sağladı."
Sayfa 293Kitabı okudu
Reklam
Yıl 1917
"Musul’a intikalimizin iki hafta öncesinde Kumandan Halil Paşa, gıda olarak vergi toplanmasına karşı büyük kabilelerin başlattığı bir direnişle karşılaşmış, yüz elli askerini gerekirse zor kullanarak gıda maddesi toplamaları için göndermişti. Bu askerlerin hiçbiri dönmedi. Kabileler sonradan subayların başlarını çuvallara doldurup yolladılar."
Sayfa 215Kitabı okudu
"Onlara tek bir şey öğretilmişti: Allah’ın onlara yazdığı alın yazısına tamamen inanarak bunu kayıtsız şartsız kabul etmeleri. Başka bir kadere sahip olamayacaklarına dair kör inançlarının biz subaylar için bir şans olduğuna inanıyordum."
Sayfa 185Kitabı okudu
Yalnızlık...
"Benim payıma mutlak ve can yakıcı bir yalnızlık düştü. Dünyam, insanların gölgelerinin sağa sola savrulduğu, benimse tek başıma öylece dikildiğim ıssız bir harabeye dönüştü."
Sayfa 184Kitabı okudu
"Kötü yönetilen, sömürülen, eğitimsiz, din adamlarının hakimiyetindeki bir milletin içerisinde baskı gören milli bir azınlık olarak biz Ermeniler her zaman kuşku ve gerginlik dolu bir hava içinde yaşadık. Çok kan kaybettik, sözü dahi edilmeyen baskılar gördük ve katliamlara maruz kaldık. Hafiye teşkilatının yarattığı baskının etkisini hissederek ve zulümle yönetildik. Kısacası, yeryüzündeki bütün milli azınlıklarla aynı kaderi paylaştık. Umutsuzca özerlik isterken, öncelikle emperyalist Rusya’ya, sonra emperyalist İngiltere’ye ve en sonunda da emperyalist Fransa’ya kandık. Lakin aslında ulusların isimlerinin bir önemi yoktur. Emperyalizmin amaçları ve uygulamaları sadece yüzeysel farklılıklar gösterir; fakat özünde onursuz ve iğrençtir. Emperyalistler bizi isyana kışkırtıyorlardı. Bir yanda, bizler üzerimizdeki milliyetçi emellerin ağırlığı altında ezilirken, diğer yanda, yöneticileri tarafından sömürülen Türk halkı kışkırtılarak aşırı uçlara doğru yönlendiriliyordu. Demagoglar, Ermenileri yem olarak kullanarak dini duyguları ve fanatizmi körüklüyor ve bu gariban kalabalığın zihnine hükmetmeye çalışıyordu. Gerçekleşmesi imkansız olan hayali milliyetçi hedeflere ulaşmak üzere kışkırtıldık. İçinde bulunduğumuz isyan halinin yarattığı tehdit yüzünden çaresizliğe düşen Türkler, sonunda Ermeni meselesini Birinci Dünya Savaşı esnasındaki büyük katliamlarla kesin olarak çözmeye karar verdiler."
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
"Kahraman" ve "hain"
Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın ailesinin Ermeni tehciri nedeniyle Kayseri, Develi’den Suriye çöllerine sürülmesini, bunu İstanbul’daki Kayserili Ermenilerden haber alan Torosyan’ın ailesinin peşine düşmesini ve Suriye’deki kamplarda kız kardeşi Bayzar’ı sefalet içinde bulmasını anlattı. Yüzbaşı Torosyan yaşadığı bu acı olaylardan sonra, ailesine bu zulmü yapanlardan intikam almak amacıyla, Filistin Cephesi’nde Nablus muharebeleri sırasında 19 Eylül 1918 tarihinde Şerif Hüseyin’in Arap Ordusu’na katılmış ve eski ordusuna karşı savaşmıştı. Kısacası, 1915 yılı Mayıs ayında madalya sahibi bir “savaş kahramanı” olan Yüzbaşı Sarkis Torosyan, 1918 yılı Eylül ayında saf değiştirerek eski ordusuna karşı savaşan bir “hain” olmuştu.
"Ermenilerden sadece inançları yüzünden değil, Türkiye’deki ticaretin büyük bir kısmında söz sahibi oldukları için de nefret ediyorlardı. Mübarek günlerinin cuma yerine pazar olmasından da hiç hazzetmiyorlardı. Yine de onları en çok rahatsız eden şey, Ermenilerin Türklerden çok daha zengin olmalarıydı. [Ermenilerin nüfus içindeki oranları ile] mukayeseli olarak çok az sayıdaki Ermeni paşa ve tüccarın bu kadar şanslı oldukları gerçeğini ise görmezden geliyorlardı."
Sayfa 179Kitabı okudu
"İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinde Türkçü/milliyetçi politikaların hayata geçmesi çoğunlukla “din dolayımı”yla gerçekleşmiştir. İttihatçılar ve onların devamı olan Kemalistler, özünde “milliyetçi” bir projeyi devreye sokacakları zaman, ancak halkın samimi İslami hassasiyetlerini kullanarak bu projeyi kitlelere satabileceklerini çok iyi bilirler. Tek başına “Türklük” veya “Türkçülük” söyleminin istenen siyasal hareketliliği yaratmakta eksik kaldığının farkındadırlar. Bu çerçevede, “dinin siyasete alet edilmesinin” veya “dini duyguların sömürülmesinin” patenti İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinin tekelindedir. Eğer başka siyasi gelenekten gelen kadrolar dini siyasete alet ederlerse, İttihatçı/Kemalist geleneğin mensupları direnç gösterirler!"
Liman von Sanders’in raporundan - Yıl 1915
"Hali hazırda Türk ordusunda 300.000 asker kaçağı vardır. Bu kaçaklar, düşman safına geçen kimseler değildir; bunların büyük çoğunluğu, geriye, yani öz yurduna gidenlerdir; bunlar memlekette eşkıyalık yapıyorlar, yağma ediyorlar ve memleketi güvensiz bir hale koyuyorlar... Türk askeri, bilhassa Anadolulular, çok üstün bir vasıftadırlar. Bu askerlerle, iyi bakım ve iyi yedirip-içirme, esaslı talim ve terbiye, sakin ve emin kumanda ile en büyük başarılar elde edilebilir. Araplardan da büyük bir kısmında, bunların hizmetlerinin başında sert fakat adil muamele tatbik edilmek şartı ile, kullanılabilecek iyi asker yetiştirmek mümkündür. Türk Ordusunun birçok kısmında harp kudretinin düşmesindeki başlıca sebep, Türk Başkumandanlığınca tatbik edilen yersiz (yanlış) tedbirlerden ileri gelmiştir. Takriben iki yıldan beri kıtalardan büyük bir kısmına gerekli talim ve terbiye için zaman verilmemiştir."
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.