Gerçek bir anne çocuğu için hırsızlık bile yapabilirdi. Ama yasalar bunu yasak etmişti. Çünkü mülkiyet her şeyin başında geliyordu. Hırsızlık yapan yalan da söylerdi. Yasalar yalan söylemeyi de yasak etmişti.
Yoksa artık savaş istemiyorlar mıydı?
Kısa bir soruşturmadan sonra hayret verici bir durum ortaya çıktı. Silâh fabrikaları büyük bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu. Fabrikaların hisse senetleri hızla yükseliyordu. Köle fiyatlarında da yükselme vardı. Bunun anlamı neydi? Adamlar, diktatörün savaş yapmasını istiyorlardı, ama gerekli parayı vermekten kaçınıyorlardı galiba.
Sezar, bunun ne demek olduğunu akşama doğru anladı. Savaş istiyorlardı, ama onunla birlikte savaşmaya niyetleri yoktu.
... Duvarcı yaptığı evde oturmadığı gibi, fethettiği topraklar da onun olmadı. Savunduğu toprak da onun değildi. Kullandığı silahla giydiği üniforma bile onun olmadı. Ama uçaklardan yağan ölüm yağmuru, sulardan dökülen kaynar zift altında, mayınların ve kapanların üstünde, vebanın, sarı salip gaz mermisinin, etten yapılmış kargı ve ok kılıfının, hedeflerin, tankların yürüdüğü çamurun, gaz fırınlarının ortasında, düşmanın karşısında, generallerin önünde o vardır.