Eğer Yapı Kredi Yayınlarından bu kitabı okuyorsanız ve kitap hakkında hiçbir fikriniz yoksa muhtemelen,isminden dolayı da olabilir, çocuk işçileri ele alan bir konusu olduğunu düşünebilirsiniz... Fakat ana konumuz,bana göre, 16 yaşındaki yapayalnız ve sinir bozucu derecede huysuz bir çocuk olan Holden Caulfield'in ergenliğini ele almaktadır. Çoğu incelemede bu kitap bir başkaldırı kitabı olarak gösterilmiştir. Bana göreyse, hiçbir şeyden memnun olmayan, aşırı sinir bozucu -ki gerçek hayatta olsa bir saniye bile tahammül edemezdim- sadece boş boş konuşan, kendisi için gram uğraşmayan ve kendi hariç herkese lanetler okuyup duran sevgisiz bir ergeni ele alıyor. Holden, ailesinden ve çevresinden sevgi görmedikçe, huysuzlaşıp düzene hakaretler eden bir çocuk. Peki kendisi sevilmek için ne yapıyor deseniz; hiçbir şey. Kendi hayatını kendi mahveden tiplerden. Bu kitapta herhangi bir derinlik arayamıyorum. Kitap buna müsaade etmiyor. Tam kitaba dalıyorsunuz hop bir argo kelime, hop yeni bir lanet. Bana göre, kitap kendi kendine konuşup olayları yaşayıp bitiyor. Kitap bittikten sonra "ee ne oldu şimdi?" diyebilirsiniz. Kitabın en sonunda hissettiğim ise; yanındakilerin hiç kıymetini bilmeyen asi Holden, onlardan uzak kalınca -belki de yaptıklarından pişmanlık duyduğu için- özlüyor.
Holden, Bay Antolini'nin cümlesine göre kesinlikle 'olgunlaşmamış insan' modeli.
Ben okurken çok sıkıldım, yine de her insanın düşüncesi aynı olmaz diyorum ve herkese keyifli okumalar diliyorum :)