Detaylarından, ilk sayfalardan itibaren bunaldığım bir kitabı kenara bırakıp, daha önce keyif aldığım, Nezihe Meriç’in anılarını yazdığı ‘Çavlanın içinde sessizce’ kitabını okuyayım dedim. Çok da iyi etmişim. Yakın zamanda onunla yapılmış söyleşileri okumuştum.
Bir yazarın değeri, çok okunması ile ilgili değildir hepimizin bildiği gibi. Nezihe Meriç’de çok okunmaz ve bunu zaman zaman kendi de sorgular. Oldukça titiz çalışarak, çok emek vererek çalıştığı için gönlü daha fazla kıymetinin bilinmesini istemektedir haklı olarak. Reklam, tanıtım peşinde koşmayı da tercih etmez hiçbir zaman ve maalesef belli bir kitleye seslenmekten öteye geçemez.
Çavlan; çok akışlı, büyük çağlayan demekmiş. Öncelikle, kitabına verdiği isim çok hoş. Diğer kitaplarında da bu tür kelimeleri oldukça sık kullanmış. Alacaceren, Bozbulanık, Yandırma vb. Dile aşırı özenli oluşu en önemli özelliklerinden biri zaten. Büyük akışın içinde sessizce yol almış kendi deyimiyle. Coşkuyla, sevinçle kimi zaman acıyla, hüzünle.
Anılarında, kırıldığı halde karşılık veremediği olaylardan sıkça olarak bahsetmiş. Yazarlardan, sadece yazanlardan. Dostlarından, çocuklardan, edebiyattan, yazmaktan, yaşanan olumlu olumsuz zamanlardan, umuttan, umutsuzluktan. İnsan okurken neşesine de kederine de ortak oluyor.
Herkese tavsiyemdir Nezihe Meriç’i okumak.