Adamı harekete geçiren şey, kadına duyduğu arzu, Kadını harekete geçirense, sıradan hayatından kurtulma ihtiyacı.
Kadın şanslı, adam hem tutkulu hemde usta yalancı. Artık gündüz bile gece sayılır kadına!
Artık tutkularının yarattığı kibirli öfkelerin içinde, katlanacakları tek mücadele bedenlerininki olacak, ya da kıskançlıklarının tuzağına düşecekler. Çünkü aynı günahın ortağı aşıklar, iki dosttan çok iki düşman gibidir..
Şeytan lanetlenmeseydi ve insan o ilk günahı işlemeseydi, her şey çok farklı olabilirdi.
Onların cezasını çekmemiz hiç de adil değil. Şimdi bana zevk veren şeyler yüzünden tövbe etmem gerekecek..
Ay’la güneş kadar yabancıyız birbirimize, ama kaybettiğimiz masumiyet ve ahlak kurallarına kayıtsız kalan utanç verici sefalet bizi aynı günahla bağlıyor. onunla Mezarlarımızı öpücüklerle kazıyoruz..
Sırlarını araladığım her kadınla günaha daha çok batıyorum. Bana ait olmayan her kalpte yer alma arzusu, beni daha yalnız bırakıyor. Sırrını saklayan her gizemle ve geçip giden her kadınla cezalandırılacağım..!
herkesin geldiği ve çekip gittiği bir otel odası gibiyim. Kendime işlediğim günahların hesabını sormak gibi bir niyetim de yok.
Sanki kalbimle arama dünyalar girmiş gibi, sanki ölüm ayırmış duygularımla beni..
Bizzat Tanrı tarafından yasaklandı, ama merak galip geldi. masumiyetin cennetini terk ettim, İlahi zenginliğin yerine bir günahın yoksulluğunu koydum. Şimdi gök karardı, şeytanlar akbaba gibi peşimde..
Peki, Tanrı nerede? Neden bu korkunç buhrana müdahale etmiyor? Neden bu korkunç mucizeyi bir başka mucize ile önlemiyor? Neden insanları sadece rüyalarında görebilecekleri bu sessiz matemden ve ızdırap’dan korumuyor?
Ben de, diğer insanlar gibi, sonsuzluktan ibaretim. Oysa tüm bunlar nasıl da belirsiz ve karmaşık görünüyor gözüme! Kalbimle güneş arasında koyu bir gölge gibi duran varlığım, ne kendini iyi tanımayı becerebiliyor ne de kendinden kurtulabiliyor.
İnsanların dramı hiçbir zaman dünyanın dramına karıştırılmadı. Derin gerçeklik ve büyük güzellik, sonunda birleşecek mi? Her birinin insanları birleştirici gücü olduğuna göre, birleşmeleri gerek. Çünkü sınırların, vatan kavramının unutulduğu o lekesiz anlar, hayranlık duygusu sayesinde yaşanıyor. Gerçek sayesinde, körler görüyor, yoksullar kardeş oluyor ve tüm insanlar, gerçek sayesinde, bir gün haklı çıkacaklar. Şiirin ve gerçeğin kitabının keşfi, insanoğluna miras kalan en önemli görevlerden biri aslında.