Sayısız ödül kazanmış Troyat tüm hayatını büyük Rus yazarlarının biyografilerini yazmaya adamıştır. "Çehov" onun bu çabasını taçlandıran eseridir. Bir kölenin torunu ve iflas etmiş bir bakkalın oğlu olan Çehov, yaşadığı hayattan ancak doktorluk yaparak ve yazı yazarak bir çıkış yolu bulur.
Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi gibi oyunları ve çevresinde olan biten her şeyi ince ince gözlemlemesi sonucu yazdığı kısa öyküleriyle hem müthiş bir başarı hem de Tolstoy ve Gorki dahil olmak üzere herkesin hayranlığını kazanmıştır.
Ne yazık ki bu erken başarılara hastalığı gölge düşürmüş, çok geç bulduğu büyük aşkı da tüberküloz yüzünden yarım kalmıştır.
Gerçekte bilimsel eğitimden geçmiş bir yazar olarak Tolstoy’un bilime yüksekten bakmasını hoş karşılamıyordu Çehov. Aynı şeyi Dostoyevski için de duyuyor ve Suvorin’e şunları yazıyordu:”İyi ama ağzı kalabalık ve gösteriş meraklısı. Kendini çok beğenmişlik var işin içinde.” Bununla birlikte, Tolstoy’dan da Dostoyevski’den de uzaklaşıyordu. Öte yakanın, ne dediği anlaşılmaz liberallerine yakınlık duymuyordu artık. Akla saygı duymakla birlikte, aydınlara güvenmiyordu.
Son zamanlarda okuduğum en akici biyografi kitaplarindan biriydi. Klim Samgin dizisini okurken kitap kulubundeki arkadaşımız, 2. Ciltte Gorki'nin fiziksel tasvir olarak Cehov'dan esinlendigini, kitabin dizisindeki başrol oyuncusu ile Cehov'un gerçekte de birbirine benzer oldugunu farkedince araya bu kitabi koydum :) kitabin bu kadar akici olmasi, dilinin sade olmasi ise cifte kavrulmuş lokum gibi oldu!
Karakter sadece fiziksel olarak degil eylemsel anlamda da benzer gibi. Cehov'da da biraz duraganlik yok değil, Tolstoy Ona nazaran daha eylem insanı göründü gözüme. Tabi Klim Samgin dizisinin Cehovla ilişkisini daha iyi anlamak için sanirim 3.cilt daha etkili olacak. Okuyup göreceğiz keyifli okumalar dilerim.