Romanda, küçük yaşta anne ve babasını kaybeden ve amcasının bakımına muhtaç olarak hayatını sürdüren bir çocuğun, büyüyüp bir delikanlı olduğunda babasından miras kalan toprağı amcasından almak için yaptıkları ve başından geçen olaylar, psikolojik ve sosyolojik tahliller boyutunda konu edilir. Roman kahramanı Çelo’nun hak arama iradesi içinde sürüklendiği çıkmaz yol gerçekçi bir anlatımla işlenerek, başarının ancak sağlam bir irade ile elde edilebileceğini bize göstermektedir.
İnce Memed tadında etkileyici bir roman olarak hafızama kazındı. Kullandığı yöresel dil, roman da geçen bazı kelimeler beni çocukluğuma götürdü. Okurken bilmediğiniz kelimelerin anlamını cümlenin içinden kendinizde çıkartabileceksiniz ve merak edip yine de araştıracak olursanız ki Türk Dil Kurumunun genel sözlüğünde değil de derlemeler sözlüğünde o kelimelerin yörelere göre hangi manalarda kullanıldığını göreceksiniz. Çelo'nun köy yerinde yaşadığı dramı içiniz cız ederek okuyacaksınız. Sadece kendime değil de ülkenin okuyamama kültürsüzlüğüne bir kez daha hayıflandım. 1971 Türk Dil Kurumu ödülünü alan bu kitap - sonuna kadar hakketmiştir- kaç kişi tarafından biliniyor. Hatta Abbas Sayar ne kadar biliniyor? Buna en güzel cevabı 1000Kİtap istatistikleri veriyor. An itibarıyla 1000Kitap'ta okuyan dokuzuncu kişiyim.
Hastanede okuduğum ikinci kitap akıcı ve içinde Anadolu'nun kokusunu tadını acısını bulduğum harika bir kitap...
Masumlugun saflığın iyi niyetin yanı sıra köyü niyetinde hayatta olduğunu göstermektedir
Demek Abi, hökümete baş vurursak bu iş olur ...
Demek, aranırsa arazimi alırım. Aah, bana bir atalık,
bir babalık etsen de malımı, mülkümü el ellerinden kurtarsan ... I ki dünyada da duacın olurum.