Cemal Süreya hayranlarının kaçırmayacağı bir kitap. Nazan Arısoy, biyografisiyle gelmiş bizlere. Aşk günü doğdu. Gerçekten de aşk günü mü doğdu Cemal Süreya ? Sorunun cevabı evet. Cemal Süreya aşkın adamı. Vuslatta aşkın olmadığına inanmış, aşkın ruhunu kanattıkça, çoşturdukça kıskançlarıyla sıkıştırdıkça yaşandığını savunmuştur. Yaşamı boyunca tam dört kere evlenmiş. Kitapta bu dört kadına da yer verilmiş fakat en çok Tomris Uyar'a ayrılmış. Cemal için Tomris bambaşkaydı fakat ben Zühal Tekkanat'a ayrılan kısmı ne yazık ki çok az buldum. Zühale yazılan mektuplara değinilmemiş. Cemal Süreya'nın tam 29 kere ev değiştirmesine taşınmasına, soyadındaki "Y" sesi hikâyesine, aile hayatı ve annesini kaybetmesine, dostlarına ve en çokta aşklarına yer verilmiş. Tomris ile tanışma hikâyesi ve asıl aşkın tanımı Cemal için orada başlıyor. Kapanmayan bir yara gibi. Cemal Süreya hep sevilmek isterdi. Anne sevgisi onda yarım kalmıştı çünkü. Bu yüzden bolca şefkat ve üzeri tamamlanabilir azıcık sevgiyi esirgemeyin isterdi. Tomris ile olan kısımda yazar kendi yorumlarını katarak Cemal ve Tomris'in ağzından yorumlar yapmış. Bu yorumların sürekli tekrar etmesi kitapta hoş olmamış. Kitabın sonunda yazar Cemal Süreya'yı 2017 yılına getirmiş. Güzel bir hikâye yazmış. Hiç düşündünüz mü acaba Cemal günümüze gelseydi ne olurdu diye ? İşte tüm sorunun cevabı bu hikâyede. Ben hikâyeyi çok beğendim.