Çemberin Dışı

Hilal Bebek

By Number of Pages Çemberin Dışı Quotes

You can find By Number Of Pages Çemberin Dışı quotes, by number of pages Çemberin Dışı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Önsöz
Koridorları önceden çizilmiş bir labirentin içinde "istediği" yöne giden fareler gibiyiz. Eğer A, B, C seçenekleri verili ve sabit ise dilediğimiz şıkkı işaretlemeye "özgürlük" denebilir mi? Yatakları belirli olan nehirler "istedikleri" yöne akmış olurlar mı? Gelenek, kültür, coğrafya... Din, bilim, politika... Aile, okul, çevre... Global sistem... Her biri düşüncemizin etrafına görünmez çemberler çizer. Bilinçli ya da özgür kararlar aldığımızı farz ederiz. Aslında genelde olan, "gerçeklikleri" çoğundan bihaber olduğumuz öncüllerin üzerine oturtmaktır. Öyleyse başkalarının inşa ettiği bir binada, hangi katlardan geçeceği belli bir asansörde, "istediğimiz" tuşa basmanın bir anlamı var mı? 1. değil de 60. kata çıkma "özgürlüğünü" bir kenara bırakarak binadan firar etmek mümkün değil mi? Çoğu zaman yaptığımız, kuzeye giden bir trenin vagonlarında güneye koşup durmaktır. Peki, trenden insek? Ve başka bir güzergâh tayin etsek? Ya da kayığa geçmenin bir yolu var mı? Geçmiş, gelenek, kültür ve çağdan getirdiğimiz düşünsel trenlerin içinde iken başka türlü vasıtaların olabileceğini hayal etmek zor. Düşünsel özgürleşmenin önündeki en büyük engel "zaten özgür olduğumuz" yanılsamasına kapılmak. Dilediğimiz kata çıkar, dilediğimiz vagonda oturur, dilediğimiz yöne akar gibi gözükürken esasında sınırları belli bir alana hapsolduğumuzu fark etmek zor.
Kuzeye gideceği belirlenmiş bir trenin içinde güneye koşmanın bir faydası var mı?
Reklam
Kitabin önsözü bile doyumsuz bir felsefe kokteyli
ÖNSÖZ Koridorları önceden çizilmiş bir labirentin içinde "istediği" yöne giden fareler gibiyiz. Eğer A, B, C seçenekleri verili ve sabit ise dilediğimiz şıkkı işaretlemeye "özgürlük" denebilir mi? Yatakları belirli olan nehirler "istedikleri" yöne akmış olurlar mı? Gelenek, kültür, coğrafya... Din, bilim, politika... Aile, okul, çevre... Global sistem... Her biri düşüncemizin etrafına görünmez çemberler çizer. Bilinçli ya da özgür kararlar aldığımızı farz ederiz. Aslında genelde olan, "gerçeklikleri" çoğundan bihaber olduğumuz öncüllerin üzerine oturtmaktır. Öyleyse başkalarının inşa ettiği bir binada, hangi katlardan geçeceği belli bir asansörde, "istediğimiz" tuşa basmanın bir anlamı var mı? 1. değil de 60. kata çıkma "özgürlüğünü" bir kenara bırakarak binadan firar etmek mümkün değil mi? Çoğu zaman yaptığımız, kuzeye giden bir trenin vagonlarında güneye koşup durmaktır. Peki, trenden insek? Ve başka bir güzergâh tayin etsek? Ya da kayığa geçmenin bir yolu var mı? Geçmiş, gelenek, kültür ve çağdan getirdiğimiz düşünsel trenlerin içinde iken başka türlü vasıtaların olabileceğini hayal etmek zor. Düşünsel özgürleşmenin önündeki en büyük engel "zaten özgür olduğumuz" yanılsamasına kapılmak. Dilediğimiz kata çıkar, dilediğimiz vagonda oturur, dilediğimiz yöne akar gibi gözükürken esasında sınırları belli bir alan= hapsolduğumuzu fark etmek zor.
Sayfa 11 - Tara kitapKitabı okudu
Çemberin Dışı / Önsöz'ünden
Hayatın en kritik sorularından biridir: Hangi acıyı tercih edersiniz? Konfor alanının içinde kalmanın bedellerinden kaynaklanan mutsuzluk mu? Gelişim sürecindeki sancının mutsuzluğu mu? Evliliği sürdürmenin mutsuzluğu mu? Ayrılığın mutsuzluğu mu? Alışkanlıkların hayatımızı daraltmasından kaynaklanan mutsuzluk mu? Yeniliklerin kaygısından
Sayfa 11 - Tara kitapKitabı okudu
Yani genelde yeni bilgiyi keşfetmeyiz. Gelen verileri eski inançlarımıza uydururuz. İnsanın keşfetme ve öğrenme süreci erken yaşlarda yavaşlar/duraksar. Dolayısıyla öğreniyorum/ keşfediyorum/düşünüyorum dediğimiz şey çoğu zaman mevcut yazılımımızla paralel argümanlar üretmektedir.
Zihinsel çemberlerin dışına çıkmak beyin açısından pek ekonomik bir işlem değildir. Kisa yolları bir kenara bırakmayı, ezberleri rafa kaldırmayı, kendi zihnimize mesafe almayı, düşüncelerimizden şüphe etmeyi, "Amerika'yı yeniden keşfetmeyi" gerektirebilir. Insan bu sancı ve huzursuzluktan uzak durma eğilimindedir. Yaşam ise bir ikilem/çatışma silsilesi. Her daim iki mutluluk, yani aynı zamanda da iki mutsuzluk arasında seçim yapmak zorunda kalırız. Düşünsel trenlerin içinde kalmak ve çıkmak. Evde durmak ve ayrılmak.. Aşina olanla kalmak ve göç etmek.. Hatta iyileşmek yada hasta olmak. Psikopatoloji, "bir acıyı yaşamamak adına başka bir acıya geçiş yapma" işlemidir bir nevi. Takas edilen açılardan çoğu zaman karlı çıkmayız. Değişimin acısından kaçmak bu defa bizi "konfor" dediğimiz alanın acısına hapseder.
Reklam
192 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.