You can find High Rated Cevdet Bey ve Oğulları quotes, high rated Cevdet Bey ve Oğulları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Cevdet bey ve oğulları üç kuşak, üç dönem ve Orhan Pamuk'un müthiş analiz yeteneği ile sıcacık uzun bir hikaye. Okurken asla sıkmıyor aksine olayların içine öyle bir giriyorsunuz ki adeta evlerin içinde gizli bir misafir, gün içinde bir hayalet gibi kahramanlarla birlikteymişiz gibi bir his uyandırıyor.
Bence Orhan Pamuk'un en ses getirecek kitaplarından biri olmasına rağmen okunma oranı diğer kitaplarına göre daha az sayıda bu beni açıkçası üzdü. Tabii renkler ve zevkler tartışılmaz ama şu ana kadar okuduğum kitapların arasında en iyisi Cevdet bey ve oğullarıydı. Ders çıkarılması gereken bir çok konulara değinilmiş. Her insanın kendinden, ailesinden, toplumdan kesitler bulacağı uzun bir yolculuk. Keşke hiç bitmesin istediğim Ender kitaplardan. Hırs insanın hayatını yiyip bitiren bir hastalıktır; bunu sayfalar aktıkça çok net görüyoruz.
Baba-oğul ve Torun olarak üç ayrı bölümde yazılmış belli bir ana karakter üzerinde değilse birkaç kişi birden ana karakter olarak karşımıza çıkıyor. En çok hoşuma giden yani Bir gencin oturaklı bir aile kurma düşüncesinden başlayıp o evde büyüyen evlenen çocuk sahibi olan insanların yaşamına an ben an şahit olmaktı. Sanki onları yukardan izliyormuş gibi...
Güzeldi...
Merhaba arkadaşlar. İstanbul’lu bir ailenin ülkenin modernleşme ve gelişme süreci içinde yaşayan üç kuşağın hikayesi Cevdet Bey ve Oğulları. Hikayenin başında Cevdet Bey’in gençlik yıllarını, ilk ticaret tecrübesine, doğrularına ve yanlışlarına tanık oluyoruz. Kitabın ortalarına doğru ise nesil ikinci kuşağa geçiyor. Burada başrol Cevdet Bey değil oğulları. Özellikle de doğuda geçen olaylar sürükleyici. Kitabın sonuna doğru ise Cevdet Bey’in torunlarının seçimi ve bu seçimlerle hayatlarını ne denli idame ettirdiklerine tanık oluyoruz.
Muhittin'e noldu gerçekten canına kıydı mı çok merak ediyorum. Bi ideolojinin peşinden fanatikleşmek de iyi değil, hiçbir ideolojinin peşine düşmemek de. Burada bir paradoks başlıyor zaten. Hayatı sorgularken hedeflerinin teker teker gerçekleşmediğini görmek bu paradoksları sorgulatıyor.
Nazım, -Aradıkların odanda değil, dışardadır- diye boşuna
Bir ailenin üç kuşaklık hikayesi. Osmanlı'dan başlayıp 1970'li yıllara uzanan ne aradığını bilemeyen, kendi hırsları peşinde koşup istediği mutluluğa ulaşamayınca umutsuzluğa düşen ve sürekli bir varoluşsal sorgulamalar peşinde olan ailenin erkekleri ve arkadaşları etrafında şekillenen bir roman. Kitapta bolca paralel hikaye bulunmakta. Üç bölümde toplam beş erkek karakterin üzerine hikayeler yoğunlaşsa da bunların dışında çok sayıda daha karakterin romana girip çıktığını görebiliyorsunuz. Bütün bu karakterlerin mutlaka -kendi ağzından- bir kez de olsa hikayesine tanık oluyoruz. Kitaptaki karakterler hayatın farklı yollarında gitse de sonunda mutlaka mutsuzlukla ve varoluşsal sorgulamalara bulaşmayı başarıyorlar.
Cevdet Bey ve Oğulları bir ilk kitap için başarılı sayılabilecek bir roman. Hacimli bir kitap olmasına rağmen son derece akıcı bir dile sahip. Ama bunun yanında kitabın önemli bir kısmını kapsayan ikinci bölümde farklı hikayelerle olsa bile birbirine benzer ve bitmek bilmeyen iç sıkıcı olaylarla karşılaşıyorsunuz. İlk ve son bölümü son derece başarılı bulmakla birlikte ikinci bölümün anlatımın tüm akıcılığına rağmen ağır aksak ilerlemesini bir ilk kitap olmasına veriyorum. Kitabın ne kadar eksikleri olursa olsun yazarın ayak seslerini -anlatım kalitesiyle- gümbür gümbür hissediyorsunuz. Kitabın okunması gereken bir ilk eser olduğunu düşünüyorum.
Cumhuriyet döneminden başlayıp yakın tarihe uzanan bir aile hikayesini anlatan yazar,dönemin atmosferini,doğu batı çatışmalarını,fikir ayrılıklarını,sosyolojisini oldukça başarılı işlese de bazı karakterlerin hikayelerinin yarım kalması,özellikle giriş bölümünde cevdet beyin ve finalde ahmetin hikayesi daha uzun ve doyurucu olabilirdi.Daha etkili bir final beklerdim.
