Ve görünmeyen, nereden gelip nereye gittiklerini umursamadığımız insanların ayak sesleri, caddenin karşı tarafında sürekli uğuldayan rüzgâr, penceresi kapalı odalardan birinde çalan bir gramofon, her zaman ve sonsuza kadar kendilerininmiş gibi gördükleri bu suskunluğun içinden seslerini duyuruyorlardı.