Namık Kemal' in kaleminden okuduğum ilk kitap oldu. İyi ki de okumuşum. Sonuna kadar canlılığı ve merakı elden bırakmadı. Cümleler su gibi akıp gitti.
Aşk ve kahramanlığın iç içe olduğu harika bir eser. Kitap aslında çoğu zaman Şehriyar(kötü karakterdir, Şah'ın karısı), Âdil Giray(Türk bir şehzade) ve Perihan(Şah'ın kız kardeşi) üçlüsü arasında geçiyor. Hatta ilerledikçe kitaba niye bu ismi vermişler diye düşünmedim de değil yani. Ama bitirdikten sonra anladım. Ana düşüncesi Cezmi üzerinden verildiği için bu ismi almış diye düşünüyorum.
Âdil Giray ve Gazi Giray'ın İran'a esir düşmesiyle başlıyor her şey. Şah'ın gözlerine mil çekildiği için kördür. Devleti de bi nevi Şehriyar ve Perihan yönetir. Şehriyar'ın emelleri başkadır. Gazi Giray'ı zindana attırmış ve Âdil Giray'ı da bı köşke hapsetmiş. Aslında Şehriyar'ın fikri başkaydı ama Âdil Giray' a aşık olur. Bu yüzden başka sebepler altında sık sık köşke gidip gelir. Dikkat çekmemesi için de Perihan' ı yanında götürmeye başlar. Ama o ara Perihan ve Âdil Giray birbirlerine gönlünü kaptırır. Bunu öğrenen Şehriyar'ın aşkı, bir anda intikam ateşine dönüşür. Onlardan intikam almak için planlar yapar ve bir gece bunları gerçekleştirmek için adamlarıyla birlikte harekete geçer. Ama kazdığı kuyuya kendi düştü misali her şey tersine döner ve oracıkta bedeni parçalanılarak öldürülür. Bu arada sözde Perihan devletin namusunu beş paralık ettiği ve Âdil Giray da hain olduğu için onlar da orada şehit edilir. Ne diyelim "bir aşk daha mahşere kaldı".
İyi okumalar..