Yaşanılan ruh halinin kitaba yansıtması... Hayatımızda toplum tarafından kötü olarak nitelendirilebilecek davranışların haklı sebeplerini yansıtması. Empati kurmayı bana öğreten kitaplardan biridir. "Kime göre yanlış? Neye göre doğru? Kime göre haklı?" sorularını kendime sormam da bu kitap sayesinde olmuştur. (15-16 yaşimdayken okudum)
Tam bir İstanbul aşk hikayesi-Şu anki döneme ait bir zamanda geçiyor.Tedirgin, kimsesiz,yalnız kişilerin hikayesi...Mutsuzluk kol geziyor, mutlu anlarda bile bir yerlerde gizlenip oradan önünüze çıkıveriyor...
Hamdi Koç yeni tanıştığım bir yazar. Kendisini Çiçeklerin Tanrısı kitabı ile tanıdığıma çok memnun oldum. Kendine has üslubu, kalemi ve bakış açısıyla son derece akıcı, özel ve etkileyici bir roman ortaya çıkarmış. Aklımda yer edeceğinden ve zaman zaman dönüp okumak isteyeceğimden eminim. Değişiklikleri seviyorsanız tavsiye ederim.
Hamdi Koç 'un olayı değil durumları betimleyişini çok beğeniyorum. Çok sıradan konuları öyle bir ayrıntılı tasvirle anlatıyor ki içinde hem fiziksel hem de duygusal unsurları bolca içeren, sanki çok olağanüstü bir hikayeye tanık olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bir hikayeyi bu kadar yoğunluklu hissettirmek kolay olmasa gerek. Çiçeklerin Tanrısı'nda 1.ağızdan ama geçmiş zamanda anı niteliğinde anlattığı hikayede yaşadığı her duyguyu, her ikilemi, iyi ya da kötüyü, doğru ya da yanlışı, gücü ya da zayıflığı çok ama çok fazla kuvvetli bir üslupla anlatmış. Birebir yaşadığımı sandım o serada ya da öldüğümü...
Kendine has üslubu, sözcükleri ve cümle yapısıyla orijinal yazar Hamdi Koç…
Kitabımız aşk, savaş ve ölüm üzerine kurulu. Her sayfada korka korka beklediğimiz ölüme yavaş yavaş ulaşıyoruz. Hayatı, yaşamı, insanları çok sevenlere hitap etmez. (!) Çaresizliği, aşkı, kendini bir kişiye, hastaya, savaşa adamışı, her gün ölüme savaş açmış yine de
