Çifte Kapıların Ötesi

Gülayşe Koçak
Gülayşe Koçak'ın ilk romanı Çifte Kapıların Ötesi yirmi yıl önce yayımlandığında özellikle psikiyatrinin mahremine dokunması (yani "terapötik ortam"ı, "aktarım"ı, "bağlanma"yı büyük bir samimiyetle anlatması) bakımından dikkatleri çekmişti. Kişinin kendi gerçeğini görüp kabullenmesinin nefes darlığına, yutkunma zorluğuna dönüşmesi... Sağaltım sürecini coşkulu bir anlatımla, kırılgan bir neşeyle "kendini tanıma" sürecine, kederli ama gönüllü bir iç yolculuğa çevirmeyi başarmış Gülayşe Koçak. Sizi yaşatan, umut: Bu hoşgörüyse kaynağını buradan alıyor. Canınızdan bezmişsiniz, bir asalak gibi, hiç kimseye hiçbir şey vermeden, dünyaya hiçbir güzellik katmadan yaşıyorsunuz, bir fazlalıksınız burada, üstelik burada var olmaya layık olanların payından yiyor, içiyorsunuz. Umut olmasa, böyle bir ruh hali içinde burada bir dakika daha durulur mu? Evet, iyi kötü bir umut olmasa, insan kendine bir hekim arar mı? (Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
184 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

184 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
180 sayfalık bu kitap hakkında 200 sayfa yazabilirim. Gülayşe Koçak 'ın 1993 yılında yazdığı kitabı 2017'de okumanın utancıyla bir kadının duyduğu saf suçluluğu çok etkilenerek okuyorum. Basit bir yutkunamamak sorunu ile başlayan ve yaşantımızda aslında farketmeden neleri yuttuğumuzu, sonrasında ruhumuzun aldığı bu yaraların bedenimizde yol açabileceği tahribatın harika bir anlatımı. Psikiyatriste gitmiş her insanın hekim ve seans çözümlemesiyle kendisinden bir şeyler bulacağına inanıyorum. Umursanmadığını, layık olmadığını, sevilmediğini ve her daim kendisinden çok değer verdiklerini düşünmek adına oburca okuyabileceğiniz bir kitap.
Çifte Kapıların Ötesi
Çifte Kapıların ÖtesiGülayşe Koçak · Yapı Kredi Yayınları · 201370 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Baş kahramanın, eşi ile yaptığı yolculukta tutulduğu panik atak kriziyle başlıyor romanımız. Gittiği bir çok kulak burun boğaz hekimlerinin ardından arkadaş tavsiyesi ile bir psikoloğa gitmeye başlıyor. Karakterimiz hasta hekim ilişkisi üzerinde  çok duruluyor. İlk gittiği psikiyatristin  üslubu, davranışları karakterimizi  iyileşeceği  halde daha da kötü olmasına sebep oluyor. Doktorundan öğrendiği bakış açısı ile hayatına bir düğüm daha atıyor.  Doktorunun asılsız suçlamalarına ve onu sürekli ikinci plana atmasına dayanamayan karakterimiz bu doktor görüşmesini sonlandırıyor. Kahramanımız devamındaki günlerde yutkunma probleminin daha kötü bir hâl almasıyla beraber başka doktor arayışlarına girer. kahramanımız bulduğu doktoruna yaşadığı tüm olayları anlatır. Kahramanın hayatındaki her şeyi bu doktoru ile beraber öğreniriz. Karakterimiz tedavi sürecinde geçmişte yaşadığı sorunları anlatırken şimdiki zamanda araştırmaları ile takıntılarını derinleştirmektedir. Çifte kapıların ötesi karaktere göre gerçekle hayal arasında bir yerdir. Geçmişinden kopamayan karakterimiz yavaş yavaş  iyileşmesine rağmen yutkunma problemi tam anlamıyla bitmez çünkü eskiden yaşadığı bazı olaylar hayatında tekerrür eder. Aslında  kıskançlık duygusu ile başlayan problem, karakterin farklı duygularını da meydana çıkartır. Kıskançlık, onun bardaktan taşan son damlası olmuştur. İlgi beklentisi ile yaşayan karakter, yavaş yavaş bu beklenti içerisinden  çıkar ama içine kapanık olduğundan dolayı her şeyi paylaşamaz, anında çözüm üretemez, çoğu zaman da git gel yaşadığı için  kitap sonunda  yutkunma probleminden kurtulamaz.
Çifte Kapıların Ötesi
Çifte Kapıların ÖtesiGülayşe Koçak · Yapı Kredi Yayınları · 201370 okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Çifte kapılar, iki dünyayı birbirinden ayırıyor; dışarıdaki dünya, içerideki dünya. Burada, çifte kapıların ötesine, yani içerideki dünyaya doğru yolculuğa çıkartıyor yazar bizi. Kahramanımızın yutkunamamasıyla başlayıp panik ataklarla devam eden "tıkanıklıklarının" çözümlenmesine -veya yalnız sorgulanmasına- tanıklık ediyoruz. Kurcaladıkça çoğalıyormuş gibi görünen ve fakat aslında tek bir sebepten; insanın çekirdeğinde yatan "değersizlik" hissinden kaynaklanan bir çok şikayet ve sıkıntıyla yüz yüze geliyoruz. Kendimizi veya başkalarını daha iyi tanımak, sorgulamak, bazı şeyleri anlamlandırabilmek adına lezzetli bir kitap olmuş. Kitapta özellikle sevdiğim unsur ise, bir yandan kahramanın başına gelen olay anlatılırken, diğer yandan da geçmişte meydana gelmiş, o anda kahramanın şu ya da bu şekilde davranmasına yol açan olayların verilmesiydi. Böylece kemikleşmiş bazı davranışların nerelerden doğduğunu, neden o şekilde geliştiğini görebilmek mümkün olmuş. Son olarak yazarın hayat hikayesi ile roman kahramanınkinin yer yer paralel olduğunu da eklemek isterim.
Çifte Kapıların Ötesi
Çifte Kapıların ÖtesiGülayşe Koçak · Yapı Kredi Yayınları · 201370 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Otuz beş yaşlarında, evli ve iki çocuk annesi, muhasebeci kahramanımız birden 'yutkunamama' hastalığına tutuluyor. Fiziksel muayenelerde bir sorun görülmeyince psikiyatr arayışına girişiyor. Hafiften alaycı tavırlı doktor Niyazi Bey'den sonra, 'sfenks' yakıştıramasını uygun gördüğü nihai psikiyatrına ulaşıyor. Eşinin birkaç ay önce kendisine sarfettiği cümleleri bünyesinin kabul etmediğini düşünürken derinlerdeki bambaşka yaralara, geçmişte yaşanmış fakat izler bırakmış olan olaylara varıyor yolun sonu. Yolun eşlikcileri ise kimi zaman mektuplar, kimi zaman günlükler, kimi zaman da geçmişe yapılan dönüşler oluyor. Çifte Kapıların Ötesi aslında bir ilk roman, ancak otuz yıl önce yazılmış, şimdiye kadar çeşitli yayınevlerinden yayımlanmış bir ilk roman. Zira biz Gülayşe Koçak'ı birçok farklı kitabıyla tanıyoruz. Misal geçen yıl Beşinci Kat romanını bayıla bayıla okumuştum . Bu kitapta, anlatıcının çocuğunlukla hikayenin kahramanı olduğu, okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kimi endişe ve düşüncelere yer verilmiş, olaylara psikolojik yönden bakan bir kurguya sahip. Okurun kendisiyle yüzleşme yaşayacağını göze alarak başlamasını tavsiye ederim kitaba. Çünkü gerçekleri kendimize bile zaman zaman itiraf etmekte, kabullenmekte zorluklar yaşadığımız aşikar.
Çifte Kapıların Ötesi
Çifte Kapıların ÖtesiGülayşe Koçak · Yapı Kredi Yayınları · 201370 okunma

Yazar Hakkında

Gülayşe Koçak
Gülayşe KoçakYazar · 8 kitap
1956'da New York'ta doğdu. Okul öncesi çocukluğu Addis Ababa'da geçti. İlkokulu Kopenhag'da bir Fransız manastırında, ortaokulun bir bölümünü TED Ankara Koleji'nde okudu. Lise eğitimini Hannover'de bir "gymnasium"da alırken, Hannover Müzik ve Tiyatro Yüksekokulu'nda misafir öğrenci olarak piyano eğitimini sürdürdü. Liseyi Ankara Tevfik Fikret Lisesi'nde tamamlayan Koçak, Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın-Yayın Yüksek Okulu'ndan 1979'da mezun oldu. Koçak, Ankara'daki Kanada Büyükelçiliği'nde 5 yıl Büyükelçiliğin resmi tercümanı, ikinci 5 yıl Konsolos Yardımcısı olarak görev yaptı; Kanada Dışişleri Bakanlığı'nın "Consular Excellence" ödülüne layık görüldü. Roman yazmaya Büyükelçilikte çalıştığı yıllarda başladı. Yine bu yıllarda amatör bir oda müziği grubuyla müzik çalışmalarına başladı ve grup pek çok konserler verdi. Bunun yanısıra 3 yıl boyunca Ankara'daki Anglikan Kilisesi'nin pazar ayinleri orgçuluğunu yürüttü. Daha sonra White and Case Hukuk Şirketi'nin Ankara bürosunda 3,5 yıl personel müdiresi olarak çalıştı. 1999'da ailesiyle İstanbul'a taşınan Koçak, Sabancı Üniversitesi'nde 3 yıl rektör özel kalem müdiresi olarak çalıştı. 2003 yılında Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Yazma Becerileri Merkezi'ne geçerek ders vermeye başladı. Halen Sabancı üniversitesi öğrencilerine, idari personele ve akademisyenlere, yurtdışından gelen değişim öğrencilerine, ayrıca Gebze'deki TEV İnanç Türkeş Lisesi öğrencilerine yönelik, Yaratıcı Düşünceyi Geliştirme ve Yaratıcı Yazma atölye çalışmaları (Türkçe ve İngilizce) düzenliyor; öğrencilerin gerek akademik, gerekse yaratıcı yazılarına geribildirim sunuyor. Davet üzerine Koçak, Boğaziçi üniversitesi, ODTÜ, Kadir Has üniversitesi ve TED İstanbul Koleji öğrencilerine, çeşitli okullardan lise öğretmenlerine, ayrıca Maltepe Cezaevi ceza infaz memurlarına yönelik Yaratıcı Düşünme-Yaratıcı Yazma atölye çalışmaları da düzenledi. Sabancı üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın çalışmaları Forumu'nun kurucu kadrosunda yer alan Koçak, 2007 yılından bu yana Mor Sertifika programı kapsamında Van, Kars, Nevşehir, Trabzon ve İstanbul'da lise öğretmenlerine toplumsal cinsiyet konusunda eğitimler verdi. Koçak, yanı sıra şirketlere de "Etkili Yazma Teknikleri", "E-Mail Adabı"; "Raporlama Teknikleri"; "Yaratıcı Düşünme" eğitimleri veriyor. Koçak'ın ilk romanı çifte Kapıların ötesi 1993'te; ikinci romanı Gözlerindeki Şu Hüznü Gidermek İçin Ne Yapmalı? ise 1997'de yayımlandı. Yazarın üçüncü romanı Topaç2002 yılında çıktı. Şubat 2012'de ise dördüncü romanı Siyah Koku'yu yayımladı. Koçak'ın, çeşitli sosyal bilim sahalarında kitap ve makale çevirileri bulunmaktadır. Bunun dışında, Virgül'de, PsikeArt'ta, Mahsus Mahal'de, edebiyat sitesi iktidarsiz.com'da, SUDergi'de ve başka dergilerde yayımlanmış deneme, makale ve kitap tanıtım yazıları bulunmaktadır. Yazar canlı hakları, toprak ana hakları, çevre meseleleri, "biz ve öteki" meseleleri, azınlıklar, toplumsal cinsiyet konularıyla ilgilenmektedir. İki oğlu olan Koçak, halen İstanbul'da yaşıyor, yazıyor, ders veriyor, piyano çalıyor ve çok-sesli korolarda söylüyor. Yapıtları çifte Kapıların ötesi (1993) Gözlerindeki Şu Hüznü Gidermek İçin Ne Yapmalı? (1997) Topaç Kanat Kitap (2002) Siyah Koku (2012)
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.