Türkiye meselelerine duyarlı, acıları içinde yaşayan, devrimci ruhu ile Anadolu insanı kişiliğini harmanlamış, edebiyat ve şiirde iyi bir okuyucu olarak ve iyi bir sinema izleyicisi olarak biriktirdiklerini yazma, oynama ve yönetme ile hayata geçirmeye çalışan, aynı zamanda bir hekim olan Ercan Kesal'ın yaşadıkları, gördükleri...
Bütün kitaplarını okudum sanırım, böyle olunca çok tekrar yaşadım. Bu biraz canımı sıktı. Aynı hikâyeyi üçüncü hatta dördüncü okuyuşum. Ercan Kesal'ı tanımasam, "bu da biraz fazla, aynı öyküyü tekrar tekrar bas, para kazan" diyeceğim.
Bir de Tarkovski, Tarkovski, Tarkovski...
Biraz fazla oldu sanki...
Kitap, içinde azıcık vicdanı olan herkesin içini parçalayan Türkiye yakın tarihindeki olaylara Ercan Kesal'ın eski bir olay ile yeni olan arasındaki bağı, benzerliği ya da tesadüfi ilişkisini kullanarak düşüncesini aktardığı öyküler ile başlıyor.
Aralarda kendi iş hayatından alıntılar var. Sonra hikayeler tamamen sinemaya dönüyor. Kendi açısından sinema, oyunculuk ve yönetmenliğe dair düşünceleri var.
Bolca Metin Erksan anısı ve Tarkovski alıntısı mevcut.
Ben tekrara düştüğünden dolayı başlarda keyif aldığım kitabı sonuna doğru bitse artık diye okudum.
Aşık olun.
İyi okumalar dilerim.