Bildikleri birkaç yabancı kelimeyi başkaları ile paylaşmazlardı. Çekçeklerini sürüşleri de kendilerine münhasırdı; ne yavaş ne hızlı denilebilirdi gidişlerine. Başları öne eğik, hiçbir yere bakmaya tenezzül etmeden, yolun kenarından, sanki dünyadan kopmuşçasına sürer giderlerdi çekçeklerini. Yabancılara hizmet ettiklerinden, diğer çekçekçiler gibi numaralı ceket giymezlerdi. Bunun yerine uzun kollu beyaz gömlek, siyah ya da beyaz renkli, bilekten ince bir şeritle bağlı uzun pantolonların altına, mavi renkli bez tabanlı ayakkabılar giyer, temiz, tertipli ve afili görünürlerdi...
(Tanıtım Bülteninden)