Başlarda Agatha Christie kitaplarının bana basit geldiğini itiraf etmeliyim. Şöyle kalbiniz gümbür gümbür atmıyor, birisi mezarınızda yürümüş gibi tüyleriniz diken diken olmuyor, ensenizde ölümün soğuk nefesini hissetmiyorsunuz.
Biraz tiyatrovari bir havada geçer olaylar. Kabul etmeli ki bunun da başka bir tadı var. Cinayet ve masumiyet bir arada gider Agatha' nın romanlarında.
Tuppence ve Tommy yaşlanıp torun torba sahibi olmuşlar. Evleri kendilerine küçük gelince şöyle geniş bir köşke !!! taşınma ihtiyacı duymuşlardı.
Taşınma fena gitmiyordu, sadece Tuppence evle birlikte çok ucuza satın aldığı kitapları yerleştirmeyi bir türlü bitiremiyordu. Eline aldığı her kitabı okumadan rafa yerleştiremiyordu. Biz onu anlarız değil mi?
Geçen hafta sonu bir günümü kütüphanemi, kütüphaneme girme şerefi kazanan diyeceğim ama şaka şaka, servetim olsa hepsini kitaplara yatırırdım, yeni aldığım kitaplara yer açmak için düzenledim.
Aman konudan nasıl da uzaklaştım, Tuppence kitapları okurken bir kitapta eskiden köşkte işlenmiş cinayetten bahseden şifreye rastlayınca bizim yaşlı dedektifler işe koyulur.